Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5901-5910 )

5901 - Ebu Umame radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah Teala hazretleri her hak sahibine hakkini verdi. Oyleyse varis lehine vasiyet yoktur. Cocuk yataga aittir. Zani icin mahrumiyet vardir.
Gercek hesaplari Allah'a aittir. Kim kendisini babasindan baskasina nisbet eder veya hakiki velisinden baskasini veli gosterirse, Kiyamet gunune kadar Allah'in laneti uzerine olsun."
Resulullah devamla dedi ki: - Kadin, kocasinin evinden onun izni olmadan (baskasina) infak edemez!"
Kendisine: "Ey Allah'in Resulu! Yiyecek de mi?" denildi.
- Bu, mallarinizin en kiymetlisidir!" buyurdular. Sonra sozlerine soyle devam ettiler: "Ariyet (olarak alinan sahibine) odenir. Minha (olarak alinan sahibine) geri verilir. Borc odenir, kefil olan borclu sayilir."
Tirmizi, Vesaya 5, (2121); Ebu Davud, Buyu' 90, (3565).

5902 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Uzumu kerm diye isimlendirmeyin. "Vay su dehrin mahrumiyet ve husranina!" diye kahirli soz soylemeyin. Zira Allah'in kendisi dehr'dir."
Buhari, Edeb 101; Muslim, Elfaz 516, (2246, 2247); Ebu Davud, Edeb 81, (4974); Muvatta, Kelam 3, (2, 984).

5903 - Vail Ibnu Hucr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kerm demeyin, fakat ineb ve habele (asma) deyin."
Muslim, Elfaz 12, (2248).

5904 - Abdullah Ibnu Habesi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir sidre agacini keserse, Allah onun basini cehenneme uzatir."
Ebu Davud, Edeb 171, (5239).
Bu hadis hakkinda kendisine sorulunca Ebu Davud su cevabi vermistir:
"Bu hadis muhtasardir. Manasi sudur: "Kirda bayirda yolcularin ve hayvanlarin golgesinden istifade ettikleri bir sidre agacini, o agacta herhangi bir hak sahibi olmayan bir kimse, haksiz olarak keserse Allah onun basini cehenneme uzatir" demektir."

5905 - Hasan Ibnu Ibrahim anlatiyor: "Hisam Ibnu Urve'ye sidre agacinin kesilmesi hakkinda (caiz mi, degil mi diye) sordum. Bu sirada Urve'nin kasrina dayali vaziyette idi, soyle cevap verdi:
"Su kapilari, kapi kanatlarini hep gormuyor musun? Bunlarin hepsi Urve'nin sidre agacindandir. Urve onu tarlasindan kesmis ve: "Bunda bir beis yok!" demisti." Bir baska rivayete gore, Hisam, soru sahibi Hasan Ibnu Ibrahim'e cevabinda soyle devam etmistir: "Ey Irakli ! Bu (yasak hikayesi, senin getirdigin bir bid'adir." Hasan Ibnu Ibrahim, Hisam'a: "Hayir bid'a sizin canibinizden geldi. Ben Mekke'de soyle soyleyeni isittim: "Allah sidre agacini kesen kimseye lanet etsin!)"
Ebu Davud, Edeb 171, (5241).

5906 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Yanlarinda yuzu daglanarak en vurulmus bir merkep oldugu halde Resulullah aleyhissalatu vesselam'a ugrayanlar oldu: "Bunu boyle enleyenlere Allah lanet etsin!" buyurdular ve yuze vurmaktan ve yuzu enlemekten nehyettiler."
Muslim, Libas 106, (2116); Ebu Davud, Cihad 56, (2564); Tirmizi, Cihad 30, (1710).

5907 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, yuzunden enlenmis bir merkeb gormustu, bunu uygun bulmadigini belirtti ve:
"Allah'a yemin olsun! (Ben olsaydim) eni bu hayvanin yuzunun en uzak noktasina vururdum!" buyurdu. Sonra emir verdi, kendi merkebinin sagrilarina en vuruldu. Boylece sagrilari ilk daglayip (en vuran) Aleyhissalatu vesselam oldu."
Muslim, Libas 108, (2118).

5908 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Abdullah Ibnu Ebi Talha'yi, tahnik ediversin diye Resulullah aleyhissalatu vesselam'a goturdum. Onu elinde en vurma sisi oldugu halde zekat develerini enlerken buldum."
Buhari, Libas 22, Zekat 69, Zebaih 35; Muslim, Libas 112, (2119); Ebu Davud, Cihad 57, (2563).

5909 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Karanlik coktugu zaman veya gece geldigi zaman cocuklarinizi disari salmayin. Cunku seytanlar bu esnada her tarafa yayilirlar. Yatsi vaktinden bir muddet gecince, onlari serbest birakin. Kapini kapa, Allah'in ismini zikret. Kandilini sondur, Allah'in ismini zikret. Yemek kabinin agzini kapa ve Allah'in ismini zikret, (kapayacak bir sey bulamadigin taktirde (cubuk gibi) herhangi bir seyi uzerine uzatip koymak suretiyle de olsa (bunu yap)! Zira seytan, kapali kapiyi acamaz. Kandilleri sondurun, zira fasikcik (fare), olur ki, fitili ceker de ev halkini yakar."
Buhari, Bed'u'l-Halk 11, 14, Esribe 22, Isti'zan 49, 50; Muslim, Esribe 96, (2012); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 21, (2, 928, 929); Ebu Davud, Esribe 22, (3731, 3732, 3733, 3734); Tirmizi, Et'ime 15, (1813).

5910 - Hz. Ibnu Abbas radiyallahu anh anlatiyor: "Bir fare gelerek cektigi bir fitili Resulullah aleyhissalatu vesselam'in onune, uzerinde oturmakta oldugu hasir minderin ustune birakip gitti. Fitil, hasirdan bir dirhem kadar bir yer yakti. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:"Uyuyacaginiz zaman kandillerinizi sondurun. Zira seytan, boylelerine rehberlik edip boylesi isler yaptirarak sizi yakar" buyurdular."

Ebu Davud, Edeb 173, (5247).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5901-5910 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.