Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5451-5460 )

5451 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim (bir belaya) maruz olana taziyede bulunursa, ona oburunun sevabinin bir misli verilir."
Tirmizi, Cenaiz 71, ( 1073).

5452 - Abdullah Ibnu Ca'fer anlatiyor: "Ca'fer'in olum haberi geldigi zaman, Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Ca'fer ailesi icin yemek yapin! Cunku onlara, onlari mesgul eden (haber) geldi!" buyurdular."
Tirmizi, Cenaiz 21, (998); Ebu Davud, Cenaiz 30, (3132).

5453 - Hz. Aise radiyallahu anha soyle buyurdular: "Olunun kemigini kirmak, onu diri iken kirmak gibidir." (Hz. Aise bu sozuyle) gunah cihetiyle demek istemistir."
Muvatta, Cenaiz 45, (1, 238); Ebu Davud, Cenaiz 64, (3207).

5454 - Ebu Katade radiyallahu anh anlatiyor: "Bir cenaze gecirilmisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Hem o istirahata kavustu, hem de ondan istirahata kavusuldu!" buyurdular. Bunun uzerine, yanindakiler:
"Ey Allah'in Resulu, "istirahata kavusan" ve "ondan istirahata kavusan" kimdir, bu ne demektir?" diye sordular. Su aciklamayi yapti:
"Mu'min kul (olunce), dunyanin yorgunluk ve agrilarindan kurtulur. Facir (olunce) ondan da kullar, memleket, agaclar ve hayvanlar kurtulur."
Buhari, Rikak 42; Muslim, Cenaiz 61, (950); Muvatta, Cenaiz 54, (1, 241, 242); Nesai, Cenaiz 48, 49 (4, 48).

5455 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Medine'de dogan bir adam Medine'de olmus idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam namazini kildirdi, sonra da: "Keske dogdugu yerden baska bir yerde olseydi!" buyurdu. Oradakiler "Nicin?" diye sorunca acikladi:
"Kul dogdugu yerin disinda olurse, cennette dogdugu yerle eserinin kesildigi (ecelinin geldigi) yerin arasi mukayese edilir!"
Nesai, Cenaiz 8, (4, 7).

KABIR AZABI

5456 - Hani Mevla Osman Ibnu Affan radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Osman radiyallahu anh, bir kabrin uzerinde durunca sakali islanincaya kadar aglardi. Kendisine: "Cenneti ve cehennemi hatirladigin vakit aglamiyorsun, fakat kabri hatirlayinca agliyorsun!" dediler. Bunun uzerine: "Cunku Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Kabir, ahiret menzillerinin birinci menzilidir. Kisi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydir. Ondan kurtulamazsa ondan sonrakiler bundan daha zordur, daha sediddir."
Hz. Osman devamla Resulullah aleyhissalatu vesselam'in su sozunu de nakletti:
"(Ahiret aleminden gordugum) manzaralarin hicbiri kabir kadar korkutucu ve urkutucu degildi!"
Rezin su ziyadeyi kaydetti: "Hani der ki: "Hz. Osman radiyallahu anh'in su beyti irsad ettigini isittim:
"Eger ondan necat buldunsa, buyuk musibetten kurtuldun, Aksi halde senin kurtulacagini hayal etmem."
Tirmizi, Zuhd 5, (2309).

5457 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Su ayet ininceye kadar kabir azabindan suphelenmeye devam etmistik. (Mealen): "Sayinizin cokluguyla ovunmek sizi oyaladi. Oyle ki, kabirleri ziyaret ettiniz."
Tirmizi, Tefsir Tekasur, (3352).

5458 - Hz. Aise radiyallahu anha'nin anlattigina gore, bir yahudi kadin, yanina girdi. Kabir azabindan bahsederek:
"Seni kabir azabindan Allah korusun!" dedi. Aise de Resulullah aleyhissalatu vesselam'a kabir azabindan sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet, kabir azabi haktir. Onlar kabirde azap cekerler, onlarin azabini hayvanlar isitir!" buyurdu. Hz. Aise der ki:
"Bundan sonra Aleyhissalatu vesselam'i namaz kilip da, namazinda kabir azabindan istiaze etmedigini hic gormedim."
Buhari; Cenaiz 89; Muslim, Mesacid 123, (584); Nesai, Cenaiz 115, (4,104,105).

5459 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun) iki kabre ugradi ve:
"(Bunlarda yatanlar) azab cekiyorlar. Azablari da buyuk bir gunahtan degil" buyurdular. Sonra sozlerine soyle devam ettiler:
"Evet! Biri, nemimede (laf getirip goturmede) bulunurdu. Digeri de idrar sicrantisina karsi korunmazdi." Aleyhissalatu vesselam sonra yas bir hurma dali istedi, ikiye boldu. Birini birinin uzerine dikti, birini de oburunun uzerine dikti. Sonra da:
"Belki bunlar yas kaldikca azaplari hafifler!" buyurdular."
Buhari, Vudu 55, 56, Cenaiz 82, 89, Edeb 46, 49; Muslim, Taharet 111, (292); Tirmizi, Taharet 53, (70); Ebu Davud, Taharet 11, (20, 21); Nesai, Taharet 27, (1, 28-30).

5460 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden biri olunce, kendisine aksam ve sabah (cennet veya cehennemdeki) yeri arzedilir. Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ates ehlinden ise (yeri) ates ehlinin (yeridir). Kendisine:
"Allah seni Kiyamet gunu diriltinceye kadar senin yerin iste budur!" denilir."

Buhari, Cenaiz 90, Bed'u'l-Halk 8, Rikak 42; Muslim, Cennet 65, (2866); Muvatta, Cenaiz 47, (1, 239); Tirmizi, Cenaiz 70, (1072); Nesai, Cenaiz 116, (4, 107).

Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5451-5460 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.