- Mukabele - Cüz
- Kuran Süreleri
- Kuran Meali
- Kuran Dersleri
- Kuran Öğreniyorum - Diyanet
- Ders 01 - Diyanet
- Ders 02 - Diyanet
- Ders 03 - Diyanet
- Ders 04 - Diyanet
- Ders 05 - Diyanet
- Ders 06 - Diyanet
- Ders 07 - Diyanet
- Ders 08 - Diyanet
- Ders 09 - Diyanet
- Ders 10 - Diyanet
- Ders 11 - Diyanet
- Ders 12 - Diyanet
- Ders 13 - Diyanet
- Ders 14 - Diyanet
- Ders 15 - Diyanet
- Ders 16 - Diyanet
- Ders 17 - Diyanet
- Ders 18 - Diyanet
- Ders 19 - Diyanet
- Ders 20 - Diyanet
- Ders 21 - Diyanet
- Ders 22 - Diyanet
- Ders 23 - Diyanet
- Ders 24 - Diyanet
- Ders 25 - Diyanet
- Ders 26 - Diyanet
- Ders 27 - Diyanet
- Ders 28 - Diyanet
- Ders 29 - Diyanet
- Ders 30 - Diyanet
- Tecvidli Kuran Dersleri
- 00 - Giriş
- 01 - Harfler
- 02 - Harflerin Çıkış Yerleri
- 03 - Harekeler
- 04 - Harflerin Yazılışları
- 05 - Bitişmeyen Harfler
- 06 - Kalın ve İnce Harfler
- 07 - Peltek Harfler
- 08 - Cezm
- 09 - Şedde
- 10 - Tenvin
- 10.1 - Tevcid Kuralları
- 11 - Med Harfleri
- 12 - Elifin Yerini Tutan Vav ve Ya
- 13 - Çeker
- 14 - Meddi Tabii ve Meddi Feri
- 15 - Meddi Muttasıl
- 16 - Meddi Munfasıl
- 17 - Meddi Lazım
- 18 - Meddi Arız
- 19 - Meddi Lin
- 19.1 - Tekvin ve Nunu Sakin
- 20 - İhfa
- 21 - İzhar
- 22 - İklab
- 23 - İdğamı Mael Gunne
- 24 - İdğamı Bila Gunne
- 25 - İdğamı Misleyn
- 26 - Cezimli Mimin Okunuşu
- 27 - İğdamı Mütecaniseyn
- 28 - İğdamı Mütekaribeyn
- 29 - İğdamı Şemsiyye
- 30 - İzharı Kamerriye
- 31 - Kalkale
- 32 - Lafzatullahın Okunuşu
- 33 - Zamirin Okunuşu
- 34 - Ra Harfinin Okunuşu
- 35 - Sekte
- 36 - Hurufu Mukattaa
- 37 - Vakıf ve Durma işaretleri
- 38 - Küçük Nun ile Okuma
- Elmalılı Hamdi Tefsiri
- Submenu 4.4
- Submenu 4.5
- Submenu 4.6
- Kuran Öğreniyorum - Diyanet
- İlmihal
- Submenu 5.1
- Submenu 5.2
- Hadis-i Şerif
- Kütüb-ü Sitte 1-100
- Kütüb-ü Sitte 101-200
- Kütüb-ü Sitte 201-300
- Kütüb-ü Sitte 301-400
- Kütüb-ü Sitte 401-500
- Kütüb-ü Sitte 501-600
- Kütüb-ü Sitte 601-700
- Kütüb-ü Sitte 701-800
- Kütüb-ü Sitte 801-900
- Kütüb-ü Sitte 901-1000
- Kütüb-ü Sitte 1001-1100
- Kütüb-ü Sitte 1101-1200
- Kütüb-ü Sitte 1201-1300
- Kütüb-ü Sitte 1301-1400
- Kütüb-ü Sitte 1401-1500
- Kütüb-ü Sitte 1501-1600
- Kütüb-ü Sitte 1601-1700
- Kütüb-ü Sitte 1701-1800
- Kütüb-ü Sitte 1801-1900
- Kütüb-ü Sitte 1901-2000
- Kütüb-ü Sitte 2001-2100
- Kütüb-ü Sitte 2101-2200
- Kütüb-ü Sitte 2201-2300
- Kütüb-ü Sitte 2301-2400
- Kütüb-ü Sitte 2401-2500
- Kütüb-ü Sitte 2501-2600
- Kütüb-ü Sitte 2601-2700
- Kütüb-ü Sitte 2701-2800
- Kütüb-ü Sitte 2801-2900
- Kütüb-ü Sitte 2901-3000
- Kütüb-ü Sitte 3001-3100
- Kütüb-ü Sitte 3101-3200
- Kütüb-ü Sitte 3201-3300
- Kütüb-ü Sitte 3301-3400
- Kütüb-ü Sitte 3401-3500
- Kütüb-ü Sitte 3501-3600
- Kütüb-ü Sitte 3601-3700
- Kütüb-ü Sitte 3701-3800
- Kütüb-ü Sitte 3801-3900
- Kütüb-ü Sitte 3901-4000
- Kütüb-ü Sitte 4001-4100
- Kütüb-ü Sitte 4101-4200
- Kütüb-ü Sitte 4201-4300
- Kütüb-ü Sitte 4301-4400
- Kütüb-ü Sitte 4401-4500
- Kütüb-ü Sitte 4501-4600
- Kütüb-ü Sitte 4601-4700
- Kütüb-ü Sitte 4701-4800
- Kütüb-ü Sitte 4801-4900
- Kütüb-ü Sitte 4901-5000
- Kütüb-ü Sitte 5001-5100
- Kütüb-ü Sitte 5101-5200
- Kütüb-ü Sitte 5201-5300
- Kütüb-ü Sitte 5301-5400
- Kütüb-ü Sitte 5401-5500
- Kütüb-ü Sitte 5501-5600
- Kütüb-ü Sitte 5601-5700
- Kütüb-ü Sitte 5701-5800
- Kütüb-ü Sitte 5801-5900
- Kütüb-ü Sitte 5901-6000
- Kütüb-ü Sitte 6001-6100
- Kütüb-ü Sitte 6101-6200
- Kütüb-ü Sitte 6201-6300
- Kütüb-ü Sitte 6301-6400
- Kütüb-ü Sitte 6401-6500
- Kütüb-ü Sitte 6501-6600
- Kütüb-ü Sitte 6601-6700
- Kütüb-ü Sitte 6701-6800
- Kütüb-ü Sitte 6801-6900
- Kütüb-ü Sitte 6901-7000
- Kütüb-ü Sitte 7001-7100
- Kütüb-ü Sitte 7101-7200
- Kütüb-ü Sitte 7201-7300
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5051-5060 )
5051 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"(Bir gun), ey Allah'in Resulu! Kiyamet gunu bana sefaat edin!"
dedim.
"Insallah yapacagim!" buyurdular.
Ben tekrar:
"Sizi nerede arayip bulayim?" dedim.
"Beni ilk aradigin zaman Sirat uzerinde
ara!" buyurdular.
"Size (orada) rastlayamazsam?"
dedim.
"Mizan'in yaninda beni ara!"
buyurdular.
"Orada da size rastlayamazsam?"
dedim.
"Oyleyse beni Havz'in yaninda ara! Zira
ben uc mevkinin disina cikmam!" buyurdular."
Tirmizi, Kiyamet 10, (2435).
5052 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Atesi hatirlayip agladim, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Niye agliyorsun?" diye sordu.
"Cehennemi hatirladim da onun icin
agladim! Siz, Kiyamet gunu, ailenizi hatirlayacak misiniz?" dedim.
"Uc yerde kimse kimseyi hatirlamaz: Mizan
yaninda; tartisi agir mi geldi hafif mi ogreninceye kadar; Sahifelerin ucustugu
zaman; kendi defteri nereye dusecek, ogreninceye kadar: Sagina mi soluna mi;
yoksa arkasina mi? Sirat'in yaninda; cehennemin iki yakasi ortasina kurulunca;
bunu gecinceye kadar."
Ebu Davud, Sunen 28, (4755).
SEFAAT
5053 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Her peygamberin mustecab (Allah'in kabul
edecegi) bir duasi vardir. Her peygamber o duayi yapmada acele etti. Ben ise bu
duami Kiyamet gununde, ummetime sefaat olarak kullanmak uzere sakladim
(kullanmayi ahirete biraktim). Ona insaallah, ummetimden sirk kosmadan olenler
nail olacaktir."
Buhari, Da'avat 1, Tevhid 31; Muslim, Iman
334, (198); Muvatta, Kur'an 26, (1, 212); Tirmizi, Da'avat 141, (3597).
5054 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sefaatim,
ummetimden buyuk gunah sahipleri icindir."
Tirmizi, Kiyamet 12, (2437); Ebu Davud, Sunnet
23, (4739); Ibnu Mace, zuhd 37, (4310).
Tirmizi, su ziyadeyi kaydeder: "Hz. Cabir
radiyallahu anh dedi ki: "Kebair (buyuk gunah) ehli olmayanin sefaate ne
ihtiyaci var!"
5055 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kiyamet gununde, insanlar birbirlerine
girecekler. Hz. Adem aleyhisselam'a gelip: "Evlatlarina sefaat et!"
diye talepte bulunacaklar. O ise:
"Benim sefaat yetkim yok. Siz Ibrahim
aleyhisselam'a gidin! Cunku o Halilullah'tir" diyecek. Insanlar Hz.
Ibrahim'e gidecekler. Ancak o da:
"Ben yetkili degilim! Ancak Hz. Isa'ya
gidin. Cunku o Ruhullah'tir ve O'nun kelamidir!" diyecek. Bunun uzerine
O'na gidecekler. O da:
"Ben buna yetkili degilim. Lakin Muhammed
aleyhissalatu vesselam'a gidin!" diyecek. Boylece bana gelecekler. Ben
onlara:
"Ben sefaate yetkiliyim!" diyecegim.
Gidip Rabbimin huzuruna cikmak icin izin talep edecegim. Bana izin verilecek.
Onunde durup, Allah'inilham edecegi ve su anda muktedir olamayacagim hamdlerle
Allah'a medh u senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacagim. Rabb
Teala:
"Ey Muhammed! Basini kaldir! Diledigini
soyle, soyledigine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine
getirilecektir! Sefaatte bulun, sefaatin kabul edilecektir!" buyuracak.
Ben de:
"Ey Rabbim! Ummetimi, ummetimi
istiyorum!" diyecegim. Rabb Teala: "(Cabuk onlarin yanina) git!
Kimlerin kalbinde bugday veya arpa danesi kadar iman varsa onlari atesten
cikar!" diyecek. Ben de gidip bunu yapacagim! Sonra Rabbime donup, onceki
hamd u senalarla hamd ve senalarda bulunacagim, secdeye kapanacagim. Bana,
oncekinin aynisi soylenecek. Ben de: "Ey Rabbim! Ummetim! Ummetim!"
diyecegim. Bana yine:
"Var, kimlerin kalbinde hardal danesi
kadar iman varsa onlari da atesten cikar!" denilecek. Ben derhal gidip
bunu da yapacak ve Rabbimin yanina donecegim. Onceki yaptigim gibi yapacagim.
Bana, evvelki gibi:
"Basini kaldir!" denilecek. Ben de
kaldirip:
"Ey Rabbim! Ummetim! Ummetim!"
diyecegim. Bana yine:
"Var, kalbinde hardal danesinden daha az
miktarda imanni olanlari da atesten cikar!" denilecek. Ben gidip bunu da
yapacagim. Sonra dorduncu sefer Rabbime donecek, o hamdlerle hamd u senada
bulunacagim, sonra secdeye kapanacagim. Bana: "Ey Muhammed! Basini kaldir
ve (diledigini) soyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir!
Sefaat et, sefaatin kabul edilecektir!" denilecek. Ben de: "Ey
Rabbim! bana Lailahe illallah diyenleresefaat etmem icin izin ver!"
diyecegim. Rabb Teala:
"Bu hususta yetkin yok! -veya: "Bu
hususta sana izin yok!- Lakin izzetim, celalim, kibriyam ve azametim hakki icin
lailahe illallah diyenleri de atesten cikaracagim!" buyuracak."
Buhari, Tevhid 36, 19, 37, Tefsir, Bakara 1,
Rikak 51; Muslim, Iman 322, (193).
5056 - Yine Sahiheyn ve Tirmizi'nin Ebu
Hureyre'den kaydettikleri bir rivayet soyledir: "Biz bir davette
Resulullah ile beraberdik. Ona sofrada hayvanin on budu(n dan bir parca) ikram
edildi. Bud hosuna giderdi. Ondan bir parca isirdi ve:
"Ben Kiyamet gunu ademoglunun
efendisiyim! Acaba bunun neden oldugunu biliyor musunuz? (Aciklayayim:) Allah o
gun, oncekileri ve sonrakileri tek bir duzlukte toplar. Bakan onlara bakar,
cagiran onlari isitir. Gunes onlara yaklasir. Gam ve sikinti, insanlarin
tahammul edemeyecekleri ve takat getiremeyecekleri dereceye ulasir. Oyle ki
insanlar:
"Icinde bulundugumuz su hali gormuyor
musunuz, sizlere sefaat edecek birini gormuyor musunuz?" demeye baslarlar.
Birbirlerine:
"Babaniz Adem var!" derler ve ona
gelerek: "Ey Adem! Sen insanlarin babasisin. Allah seni kendi eliyle
yaratti, kendi ruhundan sana ufledi. (Butun isimleri sana ogretti). Meleklerine
senin onunde secde ettirdi. Seni cennete yerlestirdi. (Allah katinda itibarin,
makamin var.) Rabbin nezdinde bizim icin sefaatte bulunmaz misin? Bizim su
halimizi, basimiza su geleni gormuyor musun?" derler. Adem aleyhisselam
da:
"Bugun Rabbim cok ofkelidir, daha once bu
kadar ofkelenmedi. Bundan sonra da boylesine ofkelenmeyecek. (Esasen sefaate
benim yuzum yok, cunku, cennette iken, Allah) beni o agaca yaklasmaktan men
etmisti. Ben, bu yasaga asi oldum. (Ben cennette iken isledigim gunah sebebiyle
cennetten cikarildim. Bugun gunahlarim affedilirse bu bana yeter). Nefsim!
Nefsim! Nefsim! Benden baskasina gidin, Nuh aleyhisselam'a gidin!"
diyecek. Insanlar Nuh aleyhisselam'a gelecekler:
"Ey Nuh! Sen yeryuzu ahalisine gonderilen
resullerin ilkisin. Allah seni cok sukreden bir kul (abden sekura) diye
isimlendirdi. Icinde bulundugumuz su hali gormuyor musun? Basimiza gelenleri
gormuyor musun? Rabbin nezdinde bizim icin sefaatte bulunmaz misin?"
diyecekler. Nuh aleyhisselam da soyle diyecek:
"Bugun Rabbim cok ofkelidir. Daha once
hic bu kkadar ofkelenmedi, bundan sonra da boylesine ofkelenmeyecek! Benim bir
dua hakkim vardi. Ben onu kavmimin aleyhine (beddua olarak) yaptim. Nefsim!
Nefsim! Nefsim! Benden baskasina gidin. Ibrahim aleyhisselam'a gidin!"
diyecek. Insanlar Ibrahim aleyhisselam'a gelecekler:
"Ey Ibrahim! Sen allah'in peygamberi ve
arz ahalisi icinde yegane Halilisin, bize Rabbin nezdinde sefaat et! Icinde
bulundugumuz su hali gormuyor musun?" diyecekler. Ibrahim aleyhisselam
onlara:
"Rabbim bugun cok ofkeli. Bundan once bu
kadar ofkelenmemisti, bundan sonra da bu kadar ofkelenmeyecek. (Sefaat etmeye
kendimde yuz de bulamiyorum. Cunku ben) uc kere yalan soyledim!" deyip, bu
yalanlarini birer birer sayacak. Sonra sozlerine soyle devam edecek:
"Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baskasina
gidin! Musa aleyhisselam'a gidin!" Insanlar, Hz. Musa aleyhisselam'a
gelecekler ve:
"Ey Musa! Sen Allah'in peygamberisin.
Allah seni, risaletiyle ve hususi kelamiyla insanlardan ustun kildi. Bize Allah
nezdinde sefaatte bulun! Icinde bulundugumuz hali gormuyor musun?"
diyecekler. Hz. Musa da:
"Bugun Rabbim cok ofkelidir. Daha once
boylesine ofkelenmedi, bundan sonra da boylesine ofkelenmeyecek. (Esasen Rabbim
nezdinde sefaate yuzum de yok. Cunku) ben, oldurulmesi ile emrolunmadigim bir
cana kiydim. (...Bugun ben magfirete mazhar olursam bu bana yeterlidir.)
Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baskasina gidin! Hz. Isa aleyhisselam'a
gidin!" diyecek. Insanlar Hz. Isa'ya gelecekler ve:
"Ey Isa, sen Allah'in Peygamberisin ve
Meryem'e attigi bir kelamisin ve kendinden bir ruhsun. Ustelik sen besikte iken
insanlara konusmustun. Rabbin nezdinde bize sefaat et! Icinde bulundugumuz su
hali gormuyor musun?" diyecekler! Hz. Isa aleyhisselam da:
"Bugun Rabbim cok ofkeli. Daha once bu
kadar ofkelenmedi, bundan boyle de hic bu kadar ofkelenmeyecek!" diyecek.
-Hz. Isa sahsiyla ilgili bir gunah zikretmeksizin- (Bir baska rivayette:)
"(Beni, Allah'tan ayri bir ilah edindiler. Bugun bana magfiret edilirse bu
bana yeter!") Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baskasina gidin! Muhammed
aleyhissalatu vesselam'a gidin!" diyecek. Insanlar Muhammed aleyhissalatu
vesselam'a gelecekler, -bir diger rivayette: "Bana gelirler!"
denmistir- ve:
"Ey Muhammed! Sen Allah'in peygamberisin,
butun peygamberlerin sonuncususun. Allah seni gecmis-gelecek butun gunahlarini
magfiret buyurdu. Bize Rabbin nezdinde sefaatte bulun. Su icinde bulundugumuz
hali gormuyor musun?" diyecekler. Bunun uzerine ben Ars'in altina
gidecegim. Rabbim icin secdeye kapanacagim. Derken Allah, benden once hic
kimseye acmadigi medh u senalari benim icin acacak (Ben onlarla Rabbime medh u
senalarda bulunacagim). Sonra:
"Ey Muhammed basini kaldir ve iste!
(Istedigin) sana verilecek! Sefaat talep et! Sefaatin yerine getirilecek!"
denilecek. Ben de basimi kaldiracagim ve: "Ey Rabbim ummetim! Ey Rabbim
ummetim! Ey Rabbim ummetim!" diyecegim. Bunun uzerine:
"Ey Muhammed! Ummetinden, uzerinde hesap
olmayanlari cennet kapilarindan sagdaki kapidan iceri al! Esasen onlar diger
kapilarda da insanlara ortaktirlar!" denilecek."
Resulullah sonra soyle buyurdular:
"Nefsim kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun. Cennet kapisinin
kanatlarindan iki kanadinin arasindaki mesafe Mekke ile Hecer arasindaki veya
Mekke ile Busra arasindaki mesafe kadardir."
Buhari, Enbiya 3, 8, Tefsir, Beni Israil 5;
Muslim, Iman 327, (194); Tirmizi, Kiyamet 11, (2436).
Hz. Ibrahim aleyhisselam'in kissasiyla ilgili
bir rivayette su ziyade var: (Hz. Ibrahim, (insanlar, sefaat etmesi icin
kendine geldikleri zaman, Allah'a sefaat talebinde bulunmasina mani olan uc
gunahi olarak yildizlar hakkinda sarfettigi "Iste bu Rabbim" (En'am
76) sozunu, atalarinin putlari hakkinda sarfettigi "Belki de bu (putlari
kirma) isini onlarin en buyugu yapmistir" (Enbiya 63) sozunu ve bir de:
"Ben gercekten hastayim" (Saffat 89) sozunu zikretti."
5057 - Yezid Ibnu Suheyb el-Fakir anlatiyor:
"Haricilerin goruslerinden biri icime islemisti, Haccetmek, sonra da
(propaganda yapmak uzere) insanlarin karsisina cikmak arzusuyla, kalabalik bir
grup icerisinde yola ciktik. Medine'ye ugradik. Orada Cabir Ibnu Abdillah
radiyallahu anh, insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennemlikleri
zikretti. Ben: "Ey Resulullah'in arkadasi! Sen ne konusuyorsun? Halbuki
Allah Teala Hazretleri: "(Ey Rabbim!) Atese kimi atarsan mutlaka onu
rezil-rusvay edersin" (Al-i Imran 192); "Atesten her cikmak isteyislerinde
oraya geri cevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadir" dedim. Hz. Cabir:
"Sen Kur'an'i okuyor musun?" dedi.
Ben de:
"Evet!" dedim.
"Oyleyse onun evvelini oku! Cunku o,
kuffar hakkindadir!" dedi ve sonra ilave etti:
"Sen, Allah'in Muhammed aleyhissalatu
vesselam'i diriltecegi Makam-i Mahmud'u isittin mi?"
"Evet!" dedim. Dedi ki:
"O, Muhammed aleyhissalatu vesselam'a
mahsus mahmud makamdir. Allah Teala Hazretleri o makamin hatirina, cehennemden
cikaracaklarini cikarir!"
(Hz. Cabir) sonra, Sirat koprusunun konulusunu
ve uzerinden insanlarin gecisini tavsif etti. Biz:
"Bu ihtiyarin, Aleyhissalatu vesselam
hakkinda yalan soyleyecegini mi zannedersiniz?" dedik ve Haricilikten rucu
ettik. Hayir! Vallahi bizden bir kisiden baska, Haricilikte kalan olmadi."
Muslim, Iman 320, (191).
5058 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kiyamet gunu, cehennemliklerin, dunyada
en mureffeh olani getirilerek atese bir kere batirilacak. Sonra:
"Ey ademoglu denilecek. (Cehennemde) hic
nimet gordun mu? Sana hic hayir ugradi mi?"
"Hayir! Ey Rabbim, vallahi hayir!"
diyecek. Sonra cennetliklerden dunyudu en fakir olan getirilecek. O da cennete
bir sokulup cikarilacak ve kendisine:
"Ey ademoglu (cennette) hic fakirlik
gordun mu, hic sikinti cektin mi?" denilecek. O da:
"Hayir! Vallahi ya Rabbi! Basimdan hic
fakirlik gecmedi, hicbir sikinti cekmedim" diyecek."
Muslim, Munafikun 55, (2807).
5059 - Yine Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri azabi en hafif
olan cehennemlige:
"Eger dunya her seyiyle senin olsaydi, su
azabdan kurtulmaya bedel, fidye olarak verir miydin?" diye soracak. Adam:
"Evet!" diyecek. Rabb Teala bunun uzerine:
"Sen daha Hz. Adem'in sulbunde iken ben
senden bundan daha hafifini istemis: "Bana hicbir seyi ortak kilma da seni
atese sokmayayim, cennete koyayim" demistim. Sen buna yanasmadin, sirke
girdin" buyuracak."
Buhari, Rikak 51, 49, Enbiya 1; Muslim,
Munafikun 51, (2805).
5060 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cennetlikler cennette, cehennemlikler de
cehennemde olduklari zaman olum getirilir. Cennetle cehennemin arasina konup
orada kesilir. Sonra bir munadi nida eder:
"Ey ehl-i cennet! Artik ebediyet var,
olum yok! Ey ehl-i nar! Artik ebediyet var, olum yok! Cennetliklerin sururu
bununla daha da artar. Cehennemliklerin de huznu artar."
Buhari, Rikak 50, 51; Muslim, Cennet 43,
(2850).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5051-5060 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.