- Mukabele - Cüz
- Kuran Süreleri
- Kuran Meali
- Kuran Dersleri
- Kuran Öğreniyorum - Diyanet
- Ders 01 - Diyanet
- Ders 02 - Diyanet
- Ders 03 - Diyanet
- Ders 04 - Diyanet
- Ders 05 - Diyanet
- Ders 06 - Diyanet
- Ders 07 - Diyanet
- Ders 08 - Diyanet
- Ders 09 - Diyanet
- Ders 10 - Diyanet
- Ders 11 - Diyanet
- Ders 12 - Diyanet
- Ders 13 - Diyanet
- Ders 14 - Diyanet
- Ders 15 - Diyanet
- Ders 16 - Diyanet
- Ders 17 - Diyanet
- Ders 18 - Diyanet
- Ders 19 - Diyanet
- Ders 20 - Diyanet
- Ders 21 - Diyanet
- Ders 22 - Diyanet
- Ders 23 - Diyanet
- Ders 24 - Diyanet
- Ders 25 - Diyanet
- Ders 26 - Diyanet
- Ders 27 - Diyanet
- Ders 28 - Diyanet
- Ders 29 - Diyanet
- Ders 30 - Diyanet
- Tecvidli Kuran Dersleri
- 00 - Giriş
- 01 - Harfler
- 02 - Harflerin Çıkış Yerleri
- 03 - Harekeler
- 04 - Harflerin Yazılışları
- 05 - Bitişmeyen Harfler
- 06 - Kalın ve İnce Harfler
- 07 - Peltek Harfler
- 08 - Cezm
- 09 - Şedde
- 10 - Tenvin
- 10.1 - Tevcid Kuralları
- 11 - Med Harfleri
- 12 - Elifin Yerini Tutan Vav ve Ya
- 13 - Çeker
- 14 - Meddi Tabii ve Meddi Feri
- 15 - Meddi Muttasıl
- 16 - Meddi Munfasıl
- 17 - Meddi Lazım
- 18 - Meddi Arız
- 19 - Meddi Lin
- 19.1 - Tekvin ve Nunu Sakin
- 20 - İhfa
- 21 - İzhar
- 22 - İklab
- 23 - İdğamı Mael Gunne
- 24 - İdğamı Bila Gunne
- 25 - İdğamı Misleyn
- 26 - Cezimli Mimin Okunuşu
- 27 - İğdamı Mütecaniseyn
- 28 - İğdamı Mütekaribeyn
- 29 - İğdamı Şemsiyye
- 30 - İzharı Kamerriye
- 31 - Kalkale
- 32 - Lafzatullahın Okunuşu
- 33 - Zamirin Okunuşu
- 34 - Ra Harfinin Okunuşu
- 35 - Sekte
- 36 - Hurufu Mukattaa
- 37 - Vakıf ve Durma işaretleri
- 38 - Küçük Nun ile Okuma
- Elmalılı Hamdi Tefsiri
- Submenu 4.4
- Submenu 4.5
- Submenu 4.6
- Kuran Öğreniyorum - Diyanet
- İlmihal
- Submenu 5.1
- Submenu 5.2
- Hadis-i Şerif
- Kütüb-ü Sitte 1-100
- Kütüb-ü Sitte 101-200
- Kütüb-ü Sitte 201-300
- Kütüb-ü Sitte 301-400
- Kütüb-ü Sitte 401-500
- Kütüb-ü Sitte 501-600
- Kütüb-ü Sitte 601-700
- Kütüb-ü Sitte 701-800
- Kütüb-ü Sitte 801-900
- Kütüb-ü Sitte 901-1000
- Kütüb-ü Sitte 1001-1100
- Kütüb-ü Sitte 1101-1200
- Kütüb-ü Sitte 1201-1300
- Kütüb-ü Sitte 1301-1400
- Kütüb-ü Sitte 1401-1500
- Kütüb-ü Sitte 1501-1600
- Kütüb-ü Sitte 1601-1700
- Kütüb-ü Sitte 1701-1800
- Kütüb-ü Sitte 1801-1900
- Kütüb-ü Sitte 1901-2000
- Kütüb-ü Sitte 2001-2100
- Kütüb-ü Sitte 2101-2200
- Kütüb-ü Sitte 2201-2300
- Kütüb-ü Sitte 2301-2400
- Kütüb-ü Sitte 2401-2500
- Kütüb-ü Sitte 2501-2600
- Kütüb-ü Sitte 2601-2700
- Kütüb-ü Sitte 2701-2800
- Kütüb-ü Sitte 2801-2900
- Kütüb-ü Sitte 2901-3000
- Kütüb-ü Sitte 3001-3100
- Kütüb-ü Sitte 3101-3200
- Kütüb-ü Sitte 3201-3300
- Kütüb-ü Sitte 3301-3400
- Kütüb-ü Sitte 3401-3500
- Kütüb-ü Sitte 3501-3600
- Kütüb-ü Sitte 3601-3700
- Kütüb-ü Sitte 3701-3800
- Kütüb-ü Sitte 3801-3900
- Kütüb-ü Sitte 3901-4000
- Kütüb-ü Sitte 4001-4100
- Kütüb-ü Sitte 4101-4200
- Kütüb-ü Sitte 4201-4300
- Kütüb-ü Sitte 4301-4400
- Kütüb-ü Sitte 4401-4500
- Kütüb-ü Sitte 4501-4600
- Kütüb-ü Sitte 4601-4700
- Kütüb-ü Sitte 4701-4800
- Kütüb-ü Sitte 4801-4900
- Kütüb-ü Sitte 4901-5000
- Kütüb-ü Sitte 5001-5100
- Kütüb-ü Sitte 5101-5200
- Kütüb-ü Sitte 5201-5300
- Kütüb-ü Sitte 5301-5400
- Kütüb-ü Sitte 5401-5500
- Kütüb-ü Sitte 5501-5600
- Kütüb-ü Sitte 5601-5700
- Kütüb-ü Sitte 5701-5800
- Kütüb-ü Sitte 5801-5900
- Kütüb-ü Sitte 5901-6000
- Kütüb-ü Sitte 6001-6100
- Kütüb-ü Sitte 6101-6200
- Kütüb-ü Sitte 6201-6300
- Kütüb-ü Sitte 6301-6400
- Kütüb-ü Sitte 6401-6500
- Kütüb-ü Sitte 6501-6600
- Kütüb-ü Sitte 6601-6700
- Kütüb-ü Sitte 6701-6800
- Kütüb-ü Sitte 6801-6900
- Kütüb-ü Sitte 6901-7000
- Kütüb-ü Sitte 7001-7100
- Kütüb-ü Sitte 7101-7200
- Kütüb-ü Sitte 7201-7300
Kütübi Sitte Hadis-i Şerif ( 11-20 )
11 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor:
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhammed'in nefsini
kudret eliyle tutan zata yemin ederim ki, bu ummetten her kim -Yahudi olsun,
Hristiyan olsun- beni isitir, sonra da bana gonderilenlere inanmadan olecek
olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktir".
Muslim, Iman 240, (153).
12 - Vehb Ibnu Munebbih'in anlattigina gore
kendisine: "Lailahe illallah cennetin anahtari degil mi? dendi de:
"Evet, oyledir ama dissiz anahtar olur mu? Disleri olan anahtarin varsa
kapin acilir, yoksa kapali kalir, acilmaz" cevabini verdi.
Buhari, Cenaiz 1.
13 - Abdullah Ibnu Mes'ud el-Huzeli
(radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, bir adam kendisine "Sirat-i
mustakim (dogru yol) nedir?" diye sordu. Ona su cevabi
verdi:"Muhammed (aleyhissalatu vesselam), bizi sirat-i mustakimin bir
basinda birakti. Bunun obur ucu ise cennete ulasmaktir. Bu ana yolun saginda ve
solunda baska tali yollar da var. Bunlardan her birinin basinda bir kisim
insanlar durmus oradan gecenleri kendilerine cagiriyorlar. Kim bu dis yollardan
birine suluk ederse yol onu atese goturecektir. Kim de sirat-i mustakime suluk
ederse o da cennet'e ulasacaktir." Ibnu Mes'ud bu aciklamayi yaptiktan
sonra su ayeti okudu: "Iste bu benim sirat-i mustakimimdir, buna uyun.
Baska yollara sapmayin, sonra onlar sizi Allah'in yolundan ayirirlar...."
(En'am 152)
(Rezin Ibnu Muaviye'nin ilavesidir).
IMANIN HAKIKATI
14 - Abdullah Ibnu Omer Ibni'l-Hattab
(radiyallahu anh)'in anlattigina gore, bir adam kendisine: Gazveye cikmiyor
musun?" diye sorar. Abdullah su cevabi verir: "Ben Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'i isittim, soyle buyurmustu: "Islam bes esas
uzerine bina edilmistir: Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in O'nun
kulu ve elcisi olduguna sehadet etmek, namaz kilmak, oruc tutmak, Kabe'ye
haccetmek, Ramazan orucu tutmak".
Buhari, Iman 1; Muslim, Iman 22 (....); Nesai,
Iman 13, (9, 107-108); Tirmizi, Iman 3, (2612).
15 - Yahya Ibnu Ya'mur haber veriyor:
"Basra'da kader uzerine ilk soz eden kimse Ma'bed el-Cuheni idi. Ben ve
Humeyd Ibnu Abdirrahman el-Himyeri, hac veya umra vesilesiyle beraberce yola
ciktik. Aramizda konusarak, Ashab'tan biriyle karsilasmayi temenni ettik.
Maksadimiz, ondan kader hakkinda su heriflerin ettikleri laflar hususunda soru
sormakti. Cenab-i Hakk, bizzat Mescid-i Nebevi'nin icinde Abdullah Ibnu Omer
(radiyallahu anh)'la karsilasmayi nasib etti. Birimiz sag, oburumuz sol
tarafindan olmak uzere ikimiz de Abdullah (radiyallahu anh)'a sokuldu.
Arkadasimin sozu bana biraktigini tahmin ederek, konusmaya basladim: "Ey
Ebu Abdirrahman, bizim taraflarda bazi kimseler zuhur etti. Bunlar Kur'an-i
Kerim'i okuyorlar. Ve cok ince meseleler bulup cikarmaya calisiyorlar."
Onlarin durumlarini beyan sadedinde sunu da ilave ettim: "Bunlar,
"kader yoktur, hersey hadistir ve Allah onceden bunlari bilmez" iddiasindalar."
Abdullah (radiyallahu anh): "Onlarla tekrar karsilasirsan, haber ver ki
ben onlardan beriyim, onlar da benden beridirler." Abdullah Ibnu Omer
sozunu yeminle de te'kid ederek soyle tamamladi: "Allah'a kasem olsun,
onlardan birinin Uhud dagi kadar altini olsave hepsini de hayir yolunda harcasa
kadere inanmadikca, Allah onun hayrini kabul etmez."
Sonra Abdullah dedi ki: Babam Omer
Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) bana sunu anlatti:
"Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'in yaninda oturuyordum. Derken elbisesi bembeyaz, saclari simsiyah
bir adam yanimiza cikageldi. Uzerinde, yolculuga delalet eder hicbir belirti
yoktu. Ustelik icimizden kimse onu tanimiyordu da. Gelip Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'in onune oturup dizlerini dizlerine dayadi. Ellerini
bacaklarinin ustune hurmetle koyduktan sonra sormaya basladi: Ey Muhammed! Bana
Islam hakkinda bilgi ver! Haz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) acikladi:
"Islam, Allah'tan baska ilah olmadigina, Muhammed'in O'nun kulu ve elcisi
olduguna sehadet etmen, namaz kilman, zekat vermen, Ramazan orucu tutman, gucun
yettigi takdirde Beytullah'a haccetmendir." Yabanci: "-Dogru
soyledin" diye tasdik etti. Biz hem sorup hem de soyleneni tasdik etmesine
hayret ettik.
Sonra tekrar sordu: "Bana iman hakkinda
bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
acikladi: "Allah'a, meleklerine, kitablarina, peygamberlerine, ahiret
gunune inanmandir. Kadere yani hayir ve serrin Allah'tan olduguna da
inanmandir." Yabanci yine: "Dogru soyledin!" diye tasdik etti.
Sonra tekrar sordu: "Bana ihsan hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
acikladi: "Ihsan Allah'i sanki gozlerinle goruyormussun gibi Allah'a
ibadet etmendir. Sen O'nu gormesen de O seni goruyor."
Adam tekrar sordu: "Bana kiyamet(in ne
zaman kopacagi) hakkinda bilgi ver?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bu
sefer: "Kiyamet hakkinda kendisinden sorulan, sorandan daha fazla birsey
bilmiyor!" karsiligini verdi.
Yabanci: "Oyleyse kiyametin alametinden
haber ver!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi
yapti:
"Kole kadinlarin efendilerini
dogurmalari, yalin ayak, ustu ciplak, fakir -Muslim'in rivayetinde fakir
kelimesi yoktur- davar cobanlarinin yuksek binalar yapmada yaristiklarini
gormendir."
Bu soz uzerine yabanci cikti gitti. Ben epeyce
bir muddet kaldim. -Bu ifade Muslim'deki rivayete uygundur. Diger kitaplarda
"Ben uc gece sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'la
karsilastim" seklindedir- Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Ey Omer,
sual soran bu zatin kim oldugunu biliyor musun? dedi. Ben: "Allah ve
Resulu daha iyi bilir" deyince su aciklamayi yapti: "Bu Cebrail
aleyhisselamdi. Size dininizi ogretmeye geldi."
Muslim, Iman 1, (8); Nesai, Iman 6, (8, 101);
Ebu Davud, Sunnet 17, (4695); Tirmizi, Iman 4, (2613).
Ebu Davud, bir baska rivayette "Ramazan
orucu"ndan sonra "cunublukten yikanmak" maddesini de ilave eder.
Yine Ebu Davud'un bir baska rivayetinde su
ziyade vardir: "Muzeyne veya Cuheyne kabilesinden bir adam sordu: "Ey
Allah'in Resulu, hangi isi yapiyoruz, olup bitmis (levh-i mahfuza kaydi gecmis)
bir isi mi, yoksa (henuz levh-i mahfuza gecmemis) su anda yeni baslanacak olan
bir isi mi?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Olup bitan bir
isi" dedi.
Adamcagiz -veya cemaatten biri- yine sordu:
Oyleyse niye calisilsin ki? Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su
aciklamada bulundu: "Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli muyesser
kilinir, ates ehli olanlara da cehennemliklerin ameli muyesser kilinir."
Benzer bir hadisi, Buhari (rahimehullah) Ebu
Hureyre (radiyallahu anh)'den kaydeder.
Bu hadise Tirmizi haric digerlerinde de
rastlanir. Mevzubahis rivayette, "sehadette bulunman" yerine
"Allah'a ibadet edip hicbir seyi ortak kosmaman" ifadesi de yer alir.
Bu hadiste ayrica "Yalin ayak, ustu
ciplak kimseler halkin reisleri oldugu zaman" ziyadesi de mevcuttur.
Su ziyade de mevcuttur: (Kiyametin ne zaman
kopacagi), Allah'tan baska hickimse tarafindan bilinmeyen bes gayiptan
(mugayyebat-i hamse) biridir buyurdu ve su ayeti okudu: "Kiyamet saatini
bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yagmuru O indirir. Rahimlerde bulunani o bilir.
Kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Ve hic kimse nerede olecegini
bilmez..." (Lokman, 34),
Buhari, Iman 37.
Bir baska rivayette "ustu ciplaklar"
tabirinden sonra "sagir ve dilsizler arzin melikleri (krallari) olduklari
zaman" ziyadesi vardir.
Nesai'nin Sunen'inde su ziyade mevcuttur:
"Dedi ki: Hayir, Muhammed'i hakikatle birlikte irsad ve hidayet edici
olarak gonderen zat'a yemin olsun, ben o hususta (kiyametin ne zaman kopacagi
hususunda) sizden birinden daha bilgili degilim. O gelen de Cibril
aleyhisselamdi. Dihyetu'l-Kelbi suretinde inmistir."
16 - Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh)
anlatiyor: Biz mescidde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte
otururken, devesine binmis olarak bir adam girdi ve mescidin avlusuna devesini
ihip bagladiktan sonra: "Muhammed hanginizdir?" diye sordu. Biz:
"Dayanmakta olan su beyaz kimse" diye gosterdik. -Nesai'deki Ebu
Hureyre (radiyallahu anh)'in rivayetinde: "Su dayanmakta olan hafif
kirmiziya calan renkteki kimse" diye tasvir mevcuttur.-
Adam: "Ey Abdulmuttalib'in oglu! diye
seslendi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Buyur seni dinliyorum" dedi.
Adam: "Sana birseyler soracagim.
Sorularimda asiri gidebilirim, sakin bana darilmayasin" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Haydi istedigini sor!"
Adam: "Rabbin ve senden oncekilerin Rabbi
adina soruyorum: Seni butun insanlara peygamber olarak Allah mi gonderdi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adina soruyorum: Gece
ve gunduz bes vakit namaz kilmani sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allah adina soruyorum, senenin su
ayinda oruc tutmani sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Allah'a kasem olsun evet!"
Adam: "Allahu Teala adina soruyorum: Bu
sadakayi zenginlerimizden alip fakirlerimize dagitmani Allah mi sana
emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Allah'a kasem olsun evet!"
Bu soru-cevaptan sonra adam sunu soyledi:
"Getirdiklerine inandim. Ben geride kalan kabilemin elcisiyim. Adim: Dimam
Ibnu Sa'lebe'dir. Benu Sa'd Ibni Bekr'in kardesiyim." (Bunu bes kitap
rivayet etmistir. Metin Buhari'den alinmistir).
Muslim'in rivayetinde soyle denir: "Bir
adam geldi ve soyle dedi:
"Bize senin gonderdigin elci geldi ve
iddia etti ki sen Allah tarafindan gonderildigine inanmaktasin."
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Dogru soylemis" dedi.
Adam tekrar: "Oyleyse semayi kim
yaratti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Allah!" dedi.
Adam: "Peki bu daglari kim dikti ve
icindekileri kim koydu?" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Allah!" dedi.
Adam: Peki semayi yaratan, arzi yaratan ve
daglari diken Zat adina soyler misin, seni peygamber olarak gonderen Allah
midir?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Evet!" dedi.
Adam: "Elcin iddia ediyor ki biz gece ve
gunduz bes vakit namaz kilmaliyiz, bu dogru mudur?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Dogru soylemistir!"
Adam: "Seni gonderen adina dogru soyle.
Bunu sana Allah mi emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Evet!" dedi.
Adam sonra zekati, arkasindan orucu, daha
sonra da hacci zikretti ve bu sekilde sordu.
Ravi der ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) de her sualde "Dogru soylemis" diye cevap veriyordu. Adam
(son olarak) sordu: "Seni gonderen adina dogru soyle. Bunu sana Allah mi
emretti?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Evet!"
Adam sonra geri dondu ve ayrilirken sunu
soyledi: "Seni hakla gonderen Zat'a kasem olsun, bunlar uzerine hic bir
sey ilave etmem, bunlari eksiltmem de."
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Bu kimse sozunde durursa cennetliktir!" buyurdu.
Buhari, Ilm 6; Muslim, Iman 10, (12); Tirmizi,
Zekat 2, (619); Nesai, Siyam 1, (4, 120); Ebu Davud, Salat 23, (486).
17 - Talha Ibnu Ubeydillah haber veriyor: Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e Necid ahalisinden bir adam geldi. Saclari
karisikti. Kulagimiza sesinin miriltisi geliyordu, ancak ne dedigini
anlayamiyorduk. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e iyice yaklasinca
gorduk ki, Islam'dan soruyormus.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Gece ve gunduzde bes vakit namaz" demisti ki adam tekrar sordu:
"Bu bes disinda bir borcum var mi?"
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Ramazan orucu da var" deyince adam: Bunun disinda oruc var mi? diye
sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir!" Ancak
dilersen nafile tutarsin" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ona
zekati hatirlatti. Adam: "Zekat disinda borcum var mi?" dedi. Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Hayir, ama nafile verirsen o
baska!" dedi.
Adam geri dondu ve gider ayak: "Bunlara
ilave yapmayacagim gibi noksan da tutmayacagim" dedi.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) da:
"Sozunde durursa kurtulusa ermistir" buyurdu. Veya "Sozunde
durursa cennetliktir" buyurdu.
Ebu Davud'da "Kasem olsun kurtulusa erer,
yeter ki sozunde dursun" seklinde te'kidli olarak gelmistir.
Buhari, Iman 34; Muslim, Iman 8, (11); Nesai,
Siyam, 1, (4, 120); Ebu Davud, Salat 1, (391); Muvatta, Kasru's-Salat
fi's-Sefer 94, (1, 175).
18 - Abdullah Ibnu Abbas'in rivayetine gore,
bir kadin, kendisine kupte yapilan sira (nebiz) hakkinda sordu. Kadina su
cevabi verdi: "Abdulkays kabilesinin heyeti Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'e geldigi vakit: "Bu gelenler kimdir?" diye sordu.
"Rebialilar" diye kendilerini tanittilar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam): "Merhaba, hos geldiniz. Insaallah bu ziyaretten memnun kalir,
pisman olmazsiniz" buyurdu.
Misafirler: "Biz uzak bir yerden
geliyoruz. Sizinle bizim aramizda su kafir Mudarlilar var. Bu sebeple, size
ancak haram ayinda ugrayabiliyoruz. Oyle ise, bize kesin, acik bir amel emret,
onu geride biraktiklarimiza da ogretelim. Ve bizi cennete gotursun"
dediler.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) de
onlara dort emir ve dort yasakta bulundu: Once tek olan Allah Teala'ya imani
emretti ve sordu:
"Iman nedir biliyor musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!"
dediler. Acikladi: Allah'tan baska ilah olmadigina, Muhammed'in Allah'in kulu
ve elcisi olduguna sehadet etmek, namaz kilmak, zekat vermek, Ramazan orucu
tutmak, harpte elde edilen ganimetten beste birini odemenizdir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su
kaplari (sira yapmada) kullanmalarini yasakladi: Hantem (topraktan mamul kup),
dubba (su kabagindan yapilmis testiler), nakir hurma kokunden ayrilan canak,
muzeffet -veya mukayyer- (ici ziftle -katranla- cilalanmis kap).
Buhari, Iman 40, Ilm 25, Mevakitu's-Salat 2,
Zekat 1, Farzu'l-Hums 2, Mevakib 4, Megazi 69, Edeb 98, Haberi'l-Vahid 5,
Tevhid 56, Muslim, Iman 23, 24, 25 (17); Ebu Davud, Esribe 7, (3692); Tirmizi,
Iman 5, (2614); Nesai, Iman, 25, (8, 120).
19 - Hz. Ali (kerremallahu vechehu) diyor ki:
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu: "Kisi dort seye
inanmadikca mu'min olmus sayilmaz: Allah'tan baska ilah olmadigina ve benim
Allah'in kulu ve elcisi Muhammed olduguma, beni (butun insanlara) hakla
gondermis bulunduguna sehadet etmek, olume inanmak, tekrar dirilmeye inanmak,
kadere inanmak"
Tirmizi, Kader 10, (2146).
20 - es-Serrid Ibnu's-Suveyd es-Sakafi
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, annem bana
kendisi adina mu'mine bir cariye azad etmemi vasiyet etti. Benim yanimda,
Sudanli (nubi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim mi?" Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam): "Cagir, onu (goreyim)" dedi. Cagirdim ve
geldi. Cariyeye sordu: "Rabbin kim?" Cariye: "Allah!" dedi,
tekrar sordu: "Ben kimim?" Cariye: "Allah'in elcisisin!"
cevabini verince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Bunu azad et,
zira mu'minedir" buyurdu.
Ebu Davud, Eyman 19 (3283); Nesai, Vesaya 8,
(6, 251).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütübi Sitte Hadis-i Şerif ( 11-20 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.