Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 511-520 )

AL-I IMRAN SURESI

511 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su mealdeki ayeti okudu: "(Habibim) Sana Kitab'i indiren O'dur. Ondan bir kisim ayetler muhkemdir ki bunlar Kitab'in anasi (temeli)dir. Diger bir kismi da mutesabihlerdir. Iste kalblerinde egrilik bulunanlar sirf fitne aramak (otekini berikini saptirmak) ve (kendi arzularina gore) onun te'viline yeltenmek icin onun mutesabih olanina tabi olurlar. Halbuki onun te'viliniAllah'dan baskasi bilmez, ilimde yuksek gayeye erenler ise; "Biz ona inandik, hepsi Rabbimiz katindadir" derler. (Bunlari) salim akillilardan baskasi iyice dusunmez."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayetin okunmasini tamamlayinca bana sunu soyledi: "Kur'an'in mutesabih ayetlerine tabi olanlari gordugunuz vakit bilin ki onlar Allah'in ayette haber verdigi kimselerdir, onlardan sakinin."
Buhari, Tefsir, Al-i Imran 1; Muslim, Ilim 1, (2665); Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (2996);Ebu Davud, Sunne 2, (4598).

512 - Said Ibnu Cubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a "Ben Kur'an'da bazi ayetler goruyorum onlar bana aralarinda ihtilafli geliyor" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Nelermis onlar?" diye sorunca adam su ayetleri okudu: "Sur'a uflendigi zaman, aralarinda o gun (boburlenecekleri) soylari soplari olmadigi gibi, (birbirlerinin halini) de soramazlar" (mu'minun, 101). Halbuki su ayet de var: "Birbirlerine donup sorusurlar" (Saffat 27).
Bir ayette soyle denir: "O gun inkar edip peygambere bas kaldirmis olanlar, yerle bir olmayi ne kadar isterler ve Allah'tan bir soz gizleyemezler" (Nisa 42). Halbuki su ayet var: "Sonra, Rabbimiz Allah'a and olsun ki bizler puta tapanlar degildik, demekten baska care bulamazlar" (En'am, 23).
Nazi'at suresinde: "Ey inkarcilar! Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona sekil vermistir. Gecesini karanlik yapmis, gunduzunu aydinlatmistir. Ardindan yeri duzenlemistir" (27-30) buyuruyor.
Burada gogun yaratilisi yerin yaratilisindan oncedir: "Ey Muhammed onlara de ki: "Siz yeri iki gunde yaratani mi inkar ediyor ve O'na esler kosuyorsunuz! O alemlerin Rabbi'dir. O yeryuzune sabit daglar yerlestirdi, onu bereketli kildi. Arayanlar icin yeryuzunde gidalarini normal olarak dort gun (dort mevsim) icinde yetistirmesi kanununu koydu. Sonra duman halinde bulunan goge yoneldi. Ona ve yeryuzune "Isteyerek veya istemeyerek buyruguma gelin" dedi, ikisi de: "Isteyerek geldik" dediler (Fussilet, 9-11).
Kur'an'da: "Allah affedici, merhametli oldu", "Allah aziz ve hakim oldu", "Allah isitici ve gorucu oldu" denmektedir. Sanki, Allah eskiden boyle olmus bitmis gibi ifade edilmektedir."
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi: "Sur'a ilk uflemede onlarin aralarinda hicbir bag olamaz, Allah'in diledikleri disinda herkes gokte olsun yerde olsun bu ilk uflemede baygin duser. Iste bu bayginlik aninda bag da yok, hal hatir sorma da yok. Sonra ikinci uflemede birbirlerine gelip sorusurlar."
Ibnu Abbas devam etti: "...Rabbimiz Allah'a and olsun ki biz puta tapanlar degildik" ayeti ile;
"...Allah'tan bir sey gizleyemezler" ayetine gelince: "Allah Teala ihlas sahiplerinin gunahlarini affeder. Bunun uzerine musrikler: "Gelin bir de "Musrik degildik" diyelim" derler. Allah da onlarin agizlarini muhurler. Vucudlarindaki her bir uzuv yaptigi isleri soyler. O sirada, Allah'in hicbir sozu gizlemedigi bilinir. O'nun yaninda: "Inkar edenler: "Keske Musluman olsaydik" temennisinde bulunacaklardir" (Hicr, 2).
Diger soruna gelince: Allah yeri iki gunde yaratti. Sonra goge yoneldi, baska iki gunde de onu yedi kat olarak tanzim etti, sonra diger iki gunde arzi duzenledi yani yaydi, arzdan su ve otlak cikardi. Arzda daglar, agaclar, tepeler ve arzla sema arasinda bulunan seyleri yaratti. Bunu Cenab-i Hakk: "Ardindan yeri duzenlemistir" (Naziat, 30) kelam-i serifleriyle ifade buyurmaktadir. Boylece arz ve icindekiler dort gunde yaratilmis olmaktadir. Semavat da iki gunde yaratilmis olmaktadir.
"Allah affedici, merhametli oldu" kelamina gelince, Allah kendisini bu sekilde isimlemistir, yani O hep boyle olmustur ve boyle olacaktir, Allah her ne irade buyurdu ise irade buyurdugu sey mutlaka olmustur.
Yazik sana, Kur'an (ayetleri) sana ihtilafli gelmemeli. Cunku onun tamami Aziz ve Celil olan Allah'tandir."
Buhari, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fissilet) 1.

513 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Bedir savasinda Kureys'i yendikten sonra Medine'ye dondugu zaman Yahudileri toplayarak onlara: "Kureys'in basina gelen musibet size de gelmeden Musluman olun" dedi. Onlar cevaben: "Ey Muhammed, Kureys'ten savasmasini bilmeyen top bir grubu maglub etmen sakin seni aldatmasin. Sayet bizimle savasacak olursan bizim kimler oldugumuzu ogrenecek ve bizim gibisiyle hic karsilasmadigini anlayacaksin!" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "(Habibim), "O (Yahudi) kafirlerine de ki: Yakinda maglub olacaksiniz ve (toptan) cehenneme suruleceksiniz. O, ne kotu yataktir, (Bedir muharebesinde) karsilasan iki grub hakkinda sizin icin muhakkak bir ibret vardi. (Onlardan) bir grub Allah yolunda dovusuyordu, digeri ise kafirdi" (Al-i Imran, 12-13).
Ebu Davud, Harac 22 (3001).

514 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her peygamberin peygamberlerden dostlari vardir. Benim dostum, ceddimve Rabbimin halili olan Ibrahim'dir." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sonra su ayeti tilavet buyurdular: "Gercekten, insanlardan Ibrahim'e en yakin olani her halde (zamaninda) ona tabi olanlarla su peygamber ve (su) iman edenlerdir. Allah da o iman edenlerin yaridir" (Al-i Imran, 68)b
Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran (2998).

515 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "...Ibrahim'in ailesi ve Imran ailesi..." (Al-i Imran, 33) ayeti hakkinda: "Onlar, Ibrahim'in neslinden, Imran'in neslinden, Yasin'in neslinden ve Muhammed'in neslinden iman eden kimselerdir." Allah Teala hazretleri soyle buyuruyor: "Gercekten, insanlardan Ibrahim'e en yakin olani her halde (zamaninda) ona tabi olanlarla su peygamber ve (su) iman edenlerdir. Allah da o iman edenlerin yaridir" (Al-i Imran, 68) demistir.
Bu hadisi Buhari, muallak (senetsiz) olarak tahric etmistir (Enbiya, 44).

516 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), saliha kadinin: "Rabbim, karnimdakini azadli bir kul olarak sana adadim" (Al-i Imran, 35) sozunu tefsir sadedinde soyle der: "Yani sirf mescide hizmet etmesi icin."
Buhari, bu rivayeti bab basligi olarak tahric etmistir (Salat, 74).

517 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular: "Yeni dogan her insan yavrusuna, dogdugu anda seytan mutlaka bir durter. Yavru, onun durtmesi (nin verdigi rahatsizlik) sebebiyle bagirarak aglar. Hazret-i Meryem ve onun oglu Isa bundan harictir." Ebu Hureyre sozune devamla: "Isterseniz su ayeti de okuyun dedi: "Meryem: "...Ben onu da soyunu da kovulmus seytandan sana sigindiririm" dedi". (Al-i Imran, 36).
Buhari, Tefsir, Al-i Imran 2; Muslim, Fedail, 146, 2366. H.

518 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Meryem'i hangisi himayesine alacak diye (kura cekmek uzere) kalemlerini atarken sen yanlarinda degildin" (Al-i Imran, 44) ayetiyle ilgili olarak buyurdu ki: "Kur'a cekmek uzere kalemlerini (suya) attilar. Kalemler akintiyla beraber gitti. Sadece Zekeriya'nin kalemi suyun ustune cikti."
Hadisi Buhari, bab basliginda tahric etti. (sehadet, 30).

519 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey Isa, suphesiz ki seni vefat ettirecek olan (onlar degil) benim" ayetindeki (Al-i Imran 55) seni vefat ettirecek olan (muteveffike) ibaresini "seni oldurecek olan" diye aciklanmistir.
Bu rivayeti Buhari, bab basliginda kaydetmistir. (Tefsir, Suretu'l-Maide 13).

520 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ensar'dan bir zat Musluman olmustu, sonratekrar irtidat edip musriklerin yanina gitti. Bilahere yaptigindan pisman olup, kabilesine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorun, benim icin tevbe imkani var mi?" diye haber saldi. Kavmi de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Onun icin tevbe etme sansi var mi?" diye sordular. Bunun uzerine su ayet indi: "Inandiktan, Peygamberin hak olduguna sehadet ettikten, kendilerine belgeler geldikten sonra inkar eden bir milleti Allah nasil dogru yola eristirir? Allah zalimleri dogru yola eristirmez. Iste bunlarin cezasi, Allah'in meleklerin, insanlarin hepsinin lanetine ugramalaridir. Orada temellidirler; onlardan azab hafifletilmez; onlarin azabi geciktirilmez. Ancak bunun ardindan tevbe edip duzelenler mustesnadir. Dogrusu Allah bagislar ve merhamet eder" (Al-i Imran,86-89). Ayeti ona gonderdi. O da Musluman oldu."

Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7, 107).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 511-520 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.