Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4811-4820 )

4811 - Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Musa aleyhisselam: "Ey Rabbim! Bizi ve kendisini cennetten cikaran Adem'i bize bir goster!" diye niyazda bulundu. Hak Teala ve Tekaddes hazretleri de babasi Adem aleyhisselam'i ona gosterdi. Bunun uzerine Hz. Musa:
"Sen babamiz Adem misin?" dedi. Adem: "Evet!" deyince:
"Yani sen, Allah'in kendi ruhundan ufledigi kimsesin. Sana butun isimleri ogretti, meleklere emretti ve onlar da sana secde ettiler oyle degil mi?" diye sordu. Adem yine: "Evet!" dedi. Hz. Musa sormaya devam etti:
"Oyleyse sen niye bizi ve kendini cennetten cikardin?"
Bu soru uzerine Hz. Adem: "Sen kimsin?" dedi. O: "Ben Musa'yim!" deyince:
"Yani sen, Allah'in risalet vererek mumtaz kildigi kimsesin. Sen Beni Israil'in peygamberi, perde gerisinde Allah'in konustugu kimsesin. Allah seninle kendi arasina mahlukatindan bir elci de koymadi degil mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince; Hz. Adem:
"Oyleyse sen, (bu soyledigin seyin) ben yaratilmazdan once Allah'in (kader) kitabinda yazilmis oldugunu gormedin mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince:
"Oyleyse Allah'in kazasi (hukmu) benden once cereyan etmis bir sey hakkinda beni niye levmediyorsun?" dedi."
Aleyhissalatu vesselam, devamla: "Hz. Adem, Musa'yi ilzam etti. Hz. Adem Musa'yi ilzam etti. Hz. Adem, Musa aleyhimesselam'i ilzam etti" buyurdular."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4702).

KADERIYE'NIN ZEMMI

4812 - Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Her ummetin mecusileri vardir. Bu ummetin mecusileri "kader yoktur!" diyenlerdir. Bunlardan kim olurse cenazelerinde hazir bulunmayin. Onlardan kim hastalanirsa ona ziyarette bulunmayin. Onlar Deccal bolugudur. Onlari Deccal'e ilhak etmek Allah uzerine bir haktir."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4692).

4813 - Ebu Davud'un Ibnu Omer'den gelen merfu bir rivayetinde soyle buyrulmustur:
"Kaderiye firkasi, bu ummetin mecusileridir. Eger hastalanirlarsa ziyaret etmeyin, olurlerse cenazelerine katilmayin."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4691).

4814 - Yine Ebu Davud'da Ibnu Omer radiyallahu anhuma'dan gelen merfu bir rivayette:
"Kader ehli ile dusup kalkmayin, onlara dava acmayin" buyurulmustur..."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4720).

4815 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimde iki sinif vardir ki, onlarin Islam'dan nasipleri yoktur: Murcie ve Kaderiye."
Tirmizi, Kader 13. (2150).

4816 - Nafi rahimehullah anlatiyor: "Bir adam Ibnu Omer radiyallahu anhuma'ya gelerek:
"Falan kimse sana selam ediyor!" diyerek, Samli birisinden selam getirdi. Ibnu Omer radiyallahu anhuma:
"Bana ulastigina gore, o kimse kaderi inkar ediyormus. Eger o boyle bir bid'a fikre saplandi ise, sakin ona benden selam soyleme! Zira ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim:
"Bu ummette hasf (yere batirma), mesh (suret degismesi) (ve kazf= (tas yagmasi) olacak. Bu musibetler kaderi inkar edenlere gelecek."
Ebu Davud, Sunnet 7, (4613); Tirmizi, Kader 7, (2153, 2154).

4817 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah mahlukatin miktarlarini, semavat ve Arzi yaratmazdan ellibin sene evvel, Arsi da su uzerinde iken yazdi."
Muslim, Kader 16, (2653); Tirmizi, Kader 18, (2157),

4818 - Ebu Azze anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah bir kulunun bir memlekette olmesini takdir etti mi, onu oraya -veya orada bulunan bir seye dedi- muhtac kilar."
Tirmizi, Kader 11, (2148).

4819 - Imam Malik'e ulastigina gore, Iyas Ibnu Muaviye'ye,
"Kader hakkinda fikrin nedir?" diye sorulmus da o su cevabi vermistir:
"(Benim fikrim) kizimin fikridir!" Bu sozle, onun sirrini ancak Allah'in bildigini soylemek istemistir. Iyas, anlayista darb-i mesel olmustu. (Bir gun) bir adam ona kader hakkinda sordu:
"Kadere inanmiyor musun?" dedi. Adam:
"Elbette inaniyorum!" deyince:
"Bu kadari sana yeter! (Fazlasi senin icin malayanidir). Zira Ali Ibnu Huseyin, babasi (Hz. Ali Ibnu Ebi Talib) radiyallahu anhuma'dan bana nakletti ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmuslardir:
"Kisinin malayani seyleri terketmesi, onun muslumanliginin guzelligindendir!"
Yine ona ulastigina gore Lokman'a: "Sende gordugumuz (bu fazilet)in sebebi nedir?" diye sorulunca su cevabi vermistir:
"Emaneti eda, dogru soz ve beni ilgilendirmeyen seyleri terketmem!"
Rezin tahric etmistir. (Rivayette gecen "Kisinin malayaniyi terketmesi Islam'inin guzelligindendir" seklindeki Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bu sozu su kaynaklarda gecer: Muvatta, Husnu Hulk 3, (2, 903); Tirmizi, Zuhd 11, (2318, 2319); Ibnu Mace, Fiten 12, (2976); Rivayetin sonundaki "Yine ona ulastigina gore Lokman'a..." kismi da, Muvatta'da gelmistir (Kelam 17, 2, 990).

KANAATIN MEDHI VE ONA TESVIK

4820 - Ubeydullah Ibnu Mihsan el-Hutami radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden kim nefsinden emin, bedeni sihhatli ve gunluk yiyecegi de mevcut ise sanki dunyalar onun olmustur."

Tirmizi, Zuhd 34, (2347); Ibnu Mace, Zuhd 9, (4141).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4811-4820 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.