Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1541-1550 )

1541 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Hudeybiye Antlasmasi) sirasinda bir Kureysliye, Hudeybiye'ye zemzem suyu getirmesini soyledi. Adam getirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu Medine'ye goturdu"
Rezin'in ilavesidir.

MUTEFERRIK HADISLER

1542 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, Mina'da, seni gunese karsi golgeleyecek bir bina yapmayalim mi?" demistim, bana:
"Hayir! dedi. Orasi oraya gelenlere develerini ihdirma yeridir!"
Ebu Davud, Menasik 90, (2019); Tirmizi, Hacc 51, (881); Ibnu Mace, Menasik 52, (3006, 3007).

1543 - Ebu Vakid el-Leysi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim. Veda haccinda zevcelerine soyle demistir:
"Size bu (farziniz !) bundan sonra hasirlarin arkalari!"
Ebu Davud, Menasik 1, (1722).

1544 - Ibrahim (rahimehullah) babasi tarikiyle dedesinden rivayet ediyor:
"Hz. Omer (radiyallahu anh), yatigi en son haccinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerine izin verdi. Onlarla birlikte Abdurrahman Ibnu Auf ve Osman Ibnu Affan (radiyallahu anhuma)'i gonderdi."
Buhari, Cezau's-Sayd 26.
Berkani der ki: "(Hadisi rivayet eden) Ibrahim'den maksad: IbrahimIbnu Abdirrahman Ibni Avftir."
Humeydi ise: "Bu aciklama isabetli gozukmuyor. Derim ki: O, Ibrahim Ibnu Abdirrahman Ibni Abdillah Ibni Ebi Rebia el-Mahzumi'dir." Dogruyu Allah bilir.

1545 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Gercek haci kimdir?" diye soruldu da su cevabi verdi:
"Sacini duzenleyip yikamayi ve koku surunmeyi coktan terketmis kimsedir. . "
Kendisine tekrar: "Hangi hacc efdaldir?" diye sorulunca:
"Yuksek sesle telbiye getirilen ve kurban kesilen" dedi.
"(Haccla ilgili ayette gecen) sebil nedir?" diye soruldu.
"Zad (nafaka) ve rahile (binek)dir" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Al-i Imran, (3001); Ibnu Mace, Menasik 6, (2896).

1546 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam:
"Ey Allah'in Resulu! Bana hacc farz oldu. Borcum da var (once hangisini odeyeyim?)" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Once borcunu ode!" dedi."
Rezin ilavesidir.

1547 - Sumame (rahimehumullah) anlatiyor:
"Hz.Enes (radiyallahu anh), cimri olmadigi halde havidli bir devenin uzerinde haccini yapti." (Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da yol esyasini yukledigi. havidli bir deve uzerinde hacc yapti" demistir.
Buhari, Hacc 3 (Muallak senetsiz olarak kaydetmis.)

1548 - Ubeyd Ibnu Cureye anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e:
"Seni dort sey yaparken goruyorum. Bunlari arkadaslarindan bir baskasinin yaptigini gormedim" dedim. Bana:
"Ey Ibnii Cureye, onlar nedir`?" diye sordu. Ben de saydim: "Sen Kabe'nin rukunlerinden sadece iki Yemani rukne (rukn-i Yemani. ve rukn-i Hacer) temasta bulunuyor, digerlerine temas etmiyorsun. Keza senin tuysuz deriden ma'mul nalin giydigini goruyorum. Keza senin (sac ve sakalini) sariya boyadigini goruyorum. Keza seni Mekke'de gordum, herkes (Zilhicce) hilalini gorunce ihrama girdikleri halde sen terviye gunu (8 Zilhicce) ihrama girdin!" Bana su aciklamayi yapti:
"Rukunlere temasa gelince; ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)' in, sadece iki rukne temas ettigini gordum. Tuyu yolunmus nalina gelince; ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in nalinlarinda hic tuy gormedim. Ayaklari onlarin icinde iken abdest alirdi. Ben onu giymeyi seviyorum. Sariya gelince; ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onunla boyandigini gordum. Ben onunla boyanmayi seviyorum. Ihrama girmeye gelince, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in devesi, onu yola koyuncaya kadar telbiye cektigini gormedim."
Buhari, vudu' 30; Muslim, Hacc 25, (1187); Muvatta, Hacc 31, (1, 333); Ebu Davud, Menasik 21, (1772).

HZ. PEYGAMBER'IN HACC VE UMRESI

1549 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (uc kere hacc yapti. Soyle ki): "Hicret etmezden once iki, hicretten sonra da bir hacc ve bununla birlikte bir umre yapti. Bu hacc sirasinda (Medine'den) altmis uc deve sevketti. O sirada Hz. Ali (radiyallahu anh) Yemen'den geldi, beraberinde, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kestigi kurbanlaringeri kismi da vardi. Bunlar arasinda (Ebu Cehl'e ait olup Bedir Savasi'nda ganimet olarak alinan) burnunda gumus halka bulunan deve de vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hepsini kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her deveden bir parca alinmasini emretti. Bunlar (bir kapta) pisirildi. Efendimiz suyundan icti."
Tirmizi, Hacc 6, (815) .

1550 - Urve Ibnu Zubeyr (rahimehullah) anlatiyor:
"Ben ve Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), Hz. Aise'nin hucresine dayanmistik, (o icerde dislerini misvakliyordu. Bu esnada) misvaktan cikan sesleri isitiyordum. Ben, Ibnu Omer'e:
"Ey Ebu Abdirrahman! Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Receb ayinda umre yapti mi?) diye sordum.
"Evet!" dedi. Ben de, Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye seslendim:
"Ey annecigim, Ebu Abdirrahman'i dinliyor musun ne soyluyor?"
"Ne soyuyor?" dedi.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Receb'te umre yapti diyor" dedim. Hz. Aise (radiyallahu anha):
"Ebu Abdirrahman'a Allah magfiret etsin. Omrum hakki icin, Receb'de umre yapmadi. Hem O, nasil olur da yanilir, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in) yaptigi her umrede o da hazir bulunmustu" dedi. Ibnu Omer, Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin bu sozlerini isittigi halde ne "evet!" ne de "hayir!" demedi, sukut etti."

Buhari, Umre 3; Muslim, Hacc 219, (1255); Tirmizi,Hacc 93, (936, 97); Ebu Davud, Menasik 80, (1991,1992).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1541-1550 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.