Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1371-1380 )

1371 - Tirmizi'de soyle denir: "...Yapmamis olmayi temenni ettim. Zira, kendimden sonra ummetimi yormus olmaktan korkuyorum."
Ebu Davud, Menasik 95, (2029); Tirniizi, Hacc 45, (873); Ibnu Mace, Menasik 79,(3063).

1372 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), beraberinde Usame Ibnu Zeyd, Bilal, Osman Ibnu Talha (radiyallahu anhuma) oldugnu halde hep beraber girip kapiyi kapadilar. Actiklari zaman iceri ilk giren ben oldum. Bilal'le karsilastim ve hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Kabe'nin icerisinde namaz kilip kilmadigini sordum.
"Evet" dedi, "iki Yemani direk arasinda." Kac rek'at kildigini sormayi unuttum."

1373 - Bir rivayette geldigine gore (Ibnu Omer) soyle demistir:"Ciktigi zaman Bilal (radiyallahu anh)'e sordum:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icerde ne yapti?" Cevaben:
"Iki diregi sagina, birini de soluna aldi, uc diregi de arkasina aldi. -O zaman Beytullah'ta alti direk vardi- sonra namaz kildi."

1374 - Bir rivayette soyle gelmistir: "Beytullah'a girdigi zaman soluna gelen iki direk arasinda iki rek'at namaz kildi. Sonra cikti ve Kabe'nin onunde iki rek'at namaz kildi."

1375 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih senesi, devesi Kasva'nin uzerinde oldugii halde ilerledi, terkisinde de Usame (radiyallahu anh) vardi."

1376 - Bir diger rivayette soyle denmistir:
"...Usame'ye ait bir devenin uzerinde (gelip) Kabe'nin avlusunda deveyi ihdi. Sonra, Osman Ibnu Talha (radiyallahu anh)'yi cagirdi ve:
"Kabe'nin anahtarini bana ver!" dedi. Osman annesine kostu. Ancak kadin vermekten imtina etti. Osman (radiyallahu anh):
"Allah'a kasem olsun ya derhal verirsin veya su kilincim belimden hemen cikacaktir!"diye kukredi. Bunun uzerine kadin anahtari Osman'a hemen verdi, o da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a getirip teslim etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Kabe'yi acti..." Devamini onceki rivayetteki gibi zikretti.

1377 - Yine Muslim'de kaydedilen bir rivayette, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) sunu soyler: "Sizler Kabe'yi tavafla emrolundunuz, icine girmekle degil." Ve der ki: "Usame (radiyallahu anh) bana, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, Beytullah'a girdigi zaman her tarafinda dua ettigini, disari cikincaya kadar namaz kilmadigini, cikinca Beytullah'in onunde (kapisina yakin yerde) iki rek'at kilip: "Bu (Beyt), kibledir" dedignni haber verdi."

1378 - Buhari'nin bir diger rivayetinde soyle denmistir. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Kabe'ye girdi. Iceride alti direk vardi. Her bir diregin yaninda bir miktar durdu, dua etti, ama namaz kilmadi."

1379 - Nesai'de soyle denmistir: "Kabe'ye girdi ve her tarafinda tesbihde bulundu. Namaz kilmadan cikti. Makam'in gerisinde iki rek'at namaz kildi."

1380 - Nesai'nin bir diger rivayeti soyle: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam)) Kabe'ye girdi, ilerledi. Kapiya yakin bulunan iki sutunun arasina gelince oturdu. Allah'a hamd ve senada bulundu. Sonra kalkip Kabe'nin arka cihetinden karsisina gelen kisma kadar yurudu. Alnini ve yanagini surdu. Allah'a hamd'u senada bulundu, dua ve istigfar etti. Sonra Kabe'nin her bir kosesine gitti ve her birini tekbir, tehlil, tesbih ve Allah Teala'ya sena, dua ve istigfarla karsiladi.Sonra cikip, Beytullah'in on yuzunde iki rek'at namaz kildi. Namazdan cikinca: "Bu (Beyt), kibledir" dedi."

Buhari, Hacc 51, 52, 54, Megazi 77, 48, Salat 30,81, 96, Teheccut 25, Cihad 127; Muslim, Hacc 388-397 (1329-1332); Muvatta, Hacc 193, (1, 398);Ebu Davud, Menasik 93, (2023); Nesai, Mesacid 5, (2, 33-34), Hacc 126,127,131,139 (5,216-221), Kible 6, (5, 217).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1371-1380 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.