Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1341-1350 )

1341 - Ebu Davud'da gelen bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldigi vakit hasta idi. Bu sebeple binegi uzerinde tavaf etti. Tavaf sirasinda Ruknun karsisina her geliste onu bastonu ile selamladi. Tavafini bitirince, devesini ihdi ve iki rek'at namaz kildi." denir.
Ebu Davud, Menasik 49, (1881).

1342 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halk kendinden uzaklastirilir endisesiyle deve uzerinde tavaf etti ve Rukn'u istilam buyurdu."
Muslim, Hacc 256, (1274); Nesai, Hacc 140, (5, 224).

1343 - Muslim ve Ebu Davud'un Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan kaydettikleri bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam).Rukn'e beraberinde bulunan bir bastonla istilamda bulunuyor ve bastonu opuyordu."

1344 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a hasta oldugumu soyledim. Bana: " Oyleyse, insanlarin gerisinden, bir hayvan uzerinde tavafet" dedi. Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'in yan tarafinda namaz kilarken tavaf ettim. O namazda "Ve't-Tur ve Kitabi'n-Mestur" suresini okuyordu."
Buhari, Hacc 74, 64, 71, Salat 78; Muslim, Hacc 258, (1276); Muvatta, Hacc 40, (1, 371); Ebu Davud, Menasik 49, (1882); Nesai, Hac 138, (5, 223); Ibnu Mace, Menasik 34, (2961).

1345 - Vebre Ibnu Abdirrahman anlatiyor: "Bir adam, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e:
"Vakfe yerine gelmezden once Beytullah'i tavaf etmem uygun olur mu?" diye sordu. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) cevaben:
"Evet!" deyince, adam:
"Ama Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Vakfe yapmadan Beytulah'i tavaf etme" dedi!" der. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) de:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacc yapti. O zaman, vakfe yapmadan Beytullah'i tavaf etti. Ve dahi, sayet sozunde sadik isen, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozuyle amel mi daha dogrudur, Ibnu Abbas'in kavliyle amel mi?" der."
Muslim, Hacc,187, (1233); Nesaz, Hacc 141, (5,224).

1346 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Veda haccinda) Mekke'ye geldi, tavafini yapti, Safa ve Merve arasinda sa'yetti. (Geldigi zaman yaptigi bu ilk) tavaftan sonra, Arafat'tan donunceye kadar Kabe'ye yaklasmadi."
Buhari, Hacc 70, 23,127.

1347 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Abdumenafogullari, sizden kim halki idarede bir sorumluluk deruhte ederse, Beytullah'i gunduz veya gece herhangi bir saatte ziyaret edip namaz kilani sakin menetmesin."
Tirmizi, Hacc 42, (868); Ebu Davud, Menasik 53, (1894); Nesai, Hacc137, (5, 223); Ibnu Mace, Ikametu's-Salat 149, (1254).

1348 - Ebuz-Zubeyr el Mekki anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in ikindi namazindan sonra yedi kere tavaf edip hucresine cekildigini gordum. Artik orada ne yaptigini (tavaf namazi kilip kilmadigini) bilmiyorum."
Ebu'z-Zubeyr devamla dedi ki: "Ben Beytullah'in sabah namazindan sonra, gunes doguncaya kadar, ikindi namazindan sonra da gunes batincaya kadar bosaldigini, kimsenin tavaf etmedigini gordum."
Muvatta, Hacc 117, (1, 369).

ZIYARET TAVAFI

1349 - Ibnu Abbas ve Hz. Aise (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yevm-i nahrde (Kurban'in birinci gunu) tavafi geceye te'hir etti."
Bir baska rivayette: "....Ziyaret tavafini" denmistir. "...Beyt-i Atik'i tavaf etsinler" (Hacc 29) ayetiyle emredilen tavaf bu tavaftir.
Ebu Davud, Menasik 83, (2000); Tirmizi, Hacc 80, (920); Ibniz Mace, Menasik 77, (3059). Bu hadisi Buhari, ta'lik olarak kaydetmistir (Hacc 129).

1350 - Nafi, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den naklen diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yevm-i nahirde ifaza (ziyaret) tavafini yapti, sonra donup ogleyi Mina'da kildi."

Buhari, Hacc 129, Muslim,Hacc 335, (1308); Ebu Davud, Menasik 83, (1998.



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1341-1350 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.