Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1281-1290 )

1281 - Ebu Davud ve Nesai'de su ziyade gelmistir: "Suraka Ibnu Malik (radiyallahu anh):
"Ey Allah'in Resulu, bu sene (hacc sirasinda) yaptigimiz temettu bu yila mi has, bundan sonra her haccda ebediyen yapilacak mi?" diye sormustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Elbette, ebediyen yapilacaktir!"cevabini verdi" (48).
Buhari, Hacc 81,32, 34, 35, Umre 6, 15, Megazi 61, Temenni, 3, 27; Muslim, Hacc 1213-1216 arasindaki rivayetler); Ebu Davud, Menasik 23, (1785-1789 arasindaki rivayetler); Nesai, Hacc 77,(5,178-179).

1282 - Buhari, Muslim, Ebu Davud ve Nesai de kaydedilen bir rivayette Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "(Cahiliye Araplari) hacc aylarindaki umreyi yeryuzunde islenebilen gunahlarin en buyugu biliyorlardi. Keza Muharrem ayini da Safer diye isimlenirip: "Bere iyilesip eser kalmadigi ve Safer ayi ciktigi vakit umre yapmak isteyene umre helal olur" diyorlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashab-i Guzin (radiyallahu anhum)'i, hacc icin ihrama girmis olarak 4 Zilhicce sabahi (Mekke'ye) geldiler. (Gelir gelmez) Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hacc niyetlerini umreye tahvil etmelerini emretti. Bu, Ashab nezdinde buyuk bir hadise oldu.
"- Ey Allah'in Resulu, neleri helal addedecegiz?" diye sordular."Butun (ihram haramlari) helal olacak!" diye cevap verdi."
Nesai'deki rivayette: Eser yerine veber (yun) denmistir. Mana: "Yun cogalinca" olur. Keza "Safer ayi cikinca" tabirinden sonra: "Veya soyle dedi: Safer ayi girince" tabiri ilave edilmistir.
(Buhari, Hacc 34, Menakibu'1-Ear 26; Muslim 198, (1240,1241); Ebu Davud, Hacc 80, (1987), Menaaik 23, (1792); Nesai, Hacc 77,108, (5,180,181, 201, 202.)

1283 - Muslim ve Tirmizi'de soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Umre, kiyamete kadar hacca dahil oldu:Yani, umre ameli, hacc-i kiran yapmak isteyenin hacc ameline dahil oldu."
Muslim, Hacc 203, (1241); Tirmizi, Hacc 89, (932).

1284 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz hacc aylarinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte, hacc icin ihrama girmis olarak, hacc gecelerinde yola cikip Seref nam yere indik. Orada Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kimin beraberinde kurbanligi yoksa, haccini umre yapmak isteyen umreye cevirsin. Beraberinde kurbanligi olan bunu yapmasin" dedi. Hz. Aise sozunde devamla der ki: "Ashab'tan bazisi umreye niyet etti, bazisi da terketti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile, gucu yerinde olan bazisinin yaninda kurbanligi vardi.
(Bir ara) Resulullah yanima gelince beni aglar buldu.
"Niye agliyorsun?" diye sordu.
"Ben ashabina soylediklerini isittim ve umre yapmaktan engel olundum!" dedim. Bunun uzerine:
"Neyin var?" diye tekrar sordu.
"Namaz kilamiyorum (hayiz oldum)" dedim.
"Bu sana zarar vermez. Sen Hz. Adem (aleyhisselam)'in kizlarindan bir kadinsin. Allah oburlerine yazdigi kaderi sana da takdir etti, bu bir kusur sayilmaz. Sen haccina devam et. Cenab-i Hakk insaallah, umreyi de sana nasib edecek" dedi.

1285 - Bir diger rivayette Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle der: "Hayiz halim Arefe gunune kadar devam etti, o gun temizlendim. Ben de sadece umreye niyet etmistim. Resulullah sacimi cozup taramami, umreyi birakip, hacc niyetiyle ihrama girmemi emretti. Emrini yerine getirdim ve haccimi eda ettim."

1286 - Hz. Aise bir baska rivayette soyle der: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ciktik, kurban gunu Mina'ya geldik. Ben (orada) temizlendim. Sonra Mina'dan ciktim. Beytullah'a kostum. Sonra, Resulullah'la birlikte nefr-i ahir (tesrik gunlerinin ucuncusu, yani bayramin dorduncu gunu = onuc Zilhicce) gunu ciktik, Muhassab'a indik. Abdurrahman (radiyallahu anh)'i cagirdi ve:
"Kizkardesini Harem bolgesinden cikar (Ten'm'e kadar gotur. Orada) umre icin ihram giysin. Umreyi yapinca buraya gelin, sizi donunceye kadar burada bekliyorum!"dedi. Ben ayrilip (Ten'im'e gidip ihram giydim, umre yaptim) tavaftan bosalinca, seherde yanina geldim. Yola cikma emri verdi. Herkes goc yukleyip Medine'ye muteveccihen hareket etti."

1287 - Bir baska rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beytullah'a ugrayip sabah namazindan once tavaf etti, sonra Medine'ye hareket etti."

1288 - Bir baska rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yola ciktik. Bazilarimiz umre niyetiyle ihrama girdi, bazilarimiz hem hacc hem de umre niyetiyle ihrama girdi, bazilarimiz da sadece hacc niyetiyle ihrama girdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da sadece hacc icin ihrama girmisti. Umre icin ihrama girenler, (Vemreyi yapinca) ihramdan ciktilar. Hacc icin ihrama girenler veya hacc ve umre icin ihrama girenler, yevm-i nahr'e (kurbanin birinci gunune) kadar ihramdan ckmadilar.
( Buhari, Umre 6, 8, 9, Hayz 1, 7, Hacc 3,33, 81, Edahi 3, 10; Muslim, Hacc 111-135, (1211-1212); Muvatta, Hacc 223-224, (1,410-412); Ebu Davud, Menasik 23, (1778-1783); Nesai, Hacc 77, (5, 177-178), Tirmizi, Hacc ,91, (934).

1289 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ey Abdurrahman! Kizkardesini devenin arkasina al, Ten im,den itibaren umre yaptir. Tepelikten inip oraya vardin mi ihrama girsin. Zira yapacagi, kabul gorecek bir umredir. "
Ebu Davud, Menasik 81, (1995).

1290 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Batha'da mola vermisken yanina ugradim. Bana:"Neye niyetle ihrama girdin?" diye sordu: Ben: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in niyeti ile niyetlendim" dedim. Ban:
"Kurbanligin var mi?" diye sordu. Ben: "Hayir!" dedim:
"Oyleyse, dedi Beytullah'i, Safa ve Merve'yi tavafet ve ihramdan cik!"
Resulullah'in bu soylediklerini yaptim. Ailemden bir kadina ugradim. Saclarimi tarayip, basimi yikayiverdi.
Ben Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in halifeligi sirasinda, halka bu sekilde fetva veriyordum. O oldu, yerine Hz. Omer (radiyallahu anh) halife olu. Onun zamaninda, bir hacc mevsimiydi. Ben (hacc icin hazirliga) kalkmis oldugum sirada bir adam gelip:
"Fetvalarinda teennili ol. Emiru'1-mu'mininin hacc mevzuunda neler ihdas edecegini bilemezsin!" dedi. Ben de:
"Ey insanlar, ben, kime haccla ilgili bir fetva vermis idiysem, teennili olsun. Iste mu'minlerin emiri size geliyor. Onu imam edinin, ona uyun!" dedim. Hz. Omer (radiyallahu anh) gelince kendisine:
"Ey mu'minlerin emiri, kulagima gelen nedir"? Hacc menasikiylealakali yeni seyler mi ihdas ettiniz?" diye sordum. Bana:
"Eger Allah'in kitabiyla amel edeceksek, bak Allah'in kitabi ne diyor: "Hacci da, umreyi de Allah icin tam yapin..." (Bakara 196)emrediyor. Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunneti ile ameledeceksek. O: "Menasikinizi benden alin" diyor ve kurbanligi, yerine(Mina'ya) ulasincaya kadar ihramdan cikmiyor."

Buhari, Umre,11, Hacc 32,34125, Megazi 60, 77; Muslim, Hacc 154, (1221); Nesai, Hacc 5, (5,153).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1281-1290 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.