Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1271-1280 )

1271 - Ebu Cemre anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'amut'à'dan sordum; bana onu yapmami emretti, haccda kesilen kurbandan sordum. "Bu hususta, dedi, deve veya sigir veya davar veya kana ortak olmak imkanlari var (bunlarin hepsi mesrudur)."
Ebu Cemre der ki: "Insanlar mut'ayi mekruh addediyorlardi. (Eve gelip) uyudum. Ruyamda birisini gordum (bana gelip):"Makbul umre, mebrur hacc!" diye mujdeledi. Hemen Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a gelip haber verdim. Bana: "Allahu ekber! Ebu'l-Kasim (aleyhissalatu vesselam)'in sunneti!"dedi."
Buhari, Hacc 102; Muslim, Hacc 204, (1242).

1272 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Kim haccaylarinda umre yapar, sonra Mekke'de hacc zamani gelinceye kadar ikamet ederse bu kimse, hacc da yaparsa mutemettidir. Bu durumda kolayina gelen bir kurban kesmesi vacib olur. Eger kurban bulamazsa, uc gunu hacc sirasinda, yedi gunu de dondugu zaman olmak uzere (on gun) oruc tutar. "
Imam Malik der ki: "Bu hukum, o kimsenin hacc zamanina kadarorada ikamet etmesi ve ayni sene icinde hacc yapmasi halinde caridir."
Muvatta, Hacc 62, (1, 344).
Muvatta'nin bir diger rivayetinde der ki: "Allah'a yemin olsun, haccdan once umre yapip (bu sebeple) kurban kesmem, haccdan sonra Zilhicce ayinda umre yapmamdan daha sevimlidir."

1273 - Abdurrahman Ibnu Harmele el-Eslemi anlatiyor: "Biradam gelip Said Ibnu'l-Museyyib'e: "Haccdan once umre yapayim mi?"diye sormustu. Soyle cevap verdi:
"Evet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) haccetmezden once umreyapti."
Muvatta, Hacc 57, (1, 343).

1274 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Omer Ibnu Ebi Seleme, Hz. Omer (radiyallahu anh)'den, Sevval ayinda umre yapmak icin izin istedi.O da izin verdi. Ibnu Ebi Seleme umre yapip ailesine dondu, haccetmedi."
Muvatta, Hacc 58, (1, 343).

1275 - Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle demistir: "Oruc, umre yapip hacca kadar temettuda bulunup da hacc icin ihrama girmesinden arefe gunune kadar kurban bulamayan kimse icindir. Eger orucu tutmazsa, Mina gunlerinde tutar" Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) de boyle hukmediyordu.
Muvatta, Hacc 255, (1, 426).

1276 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Veda haccinda),Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabi (radiyallahu anhum), hacc icin ihrama girdikleri vakit, Resulullah ile Talha haric, hic kimsenin kurbanligi yoktu. O sirada Hz. Ali, beraberinde bir kurbanlik oldugu halde Yemen'den geldi. Ve derhal: "Ben de Resulullah'in niyet ettigi seye niyet ederek ihram giydim" deyip katildi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabina bu hacclarini umreye cevirmelerini, tavaf yapmalarini, (sa'y yapmalarini), beraberinde kurbanligi olanlar haric saclarini kisa keserek ihramdan cikmalarini emretti.
Bir kismi itiraz ederek: "Yani henuz cenabetken Mina'ya mi gidecegiz?" dediler. Bu soz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ulasmisti: "Geride biraktigim islerimi tekrar bulsaydim kurban getirmezdim. Eger, beraberimde kurbanligim olmasaydi, ben de ihramdan cikardim" dedi.44)
Bu sirada Hz. Aise (radiyallahu anha) hayiz oldu. Beytullah'i tavaf haric, haccin butun menasikini yerine getirdi. Temizlenince de tavafi yapti. Dedi ki:
"Ey Allah'in Resulu! Sizler hem umre hem de hacc yapmis olarak burdan ayrilacaksiniz, ben ise sadece haccla ayrilacagim!"
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oglan kardesi Abdurrahman Ibnu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma)'e, Hz. Aise'yi (Harem bolgesinin disinda yer alan) Ten'im'e goturmesini emretti. (Hz. Aise adiyallahu anha) orada ihram giyerek) haccdan sonra umre yapti." 45)

1277 - Buhari'nin bir diger rivayetinde soyle gelmistir:"(Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mekke'ye gelince ashabina:"Ihraminizdan cikin. Onceki niyetinizi mut'aya cevirin!" dedi. Ashab:
"Biz once "hac" diye ismen belirterek niyet etmisken, simdi nasil mut'aya cevirebiliriz?" diye itiraz ettiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) :
"Ben size ne soyluyorsam onu yapin. Eger kurbanlik getirmemis olsaydim, size emretmis bulundugumu ben de yapardim. Ancak, kurbanim (Mina'daki kesim) mahalline ulasmadan ihramliya haram olan seylerdenhicbirisi bana helal olmaz!" dedi. Bunun uzerine Ashab-i Kiram Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in emrini yerine getirip ihramdan ciktilar."

1278 - Yine Buhari'nin bir baska rivayetinde su ziyade yer alir: "Biz Mekke'ye Zilhicce ayinin dordunde gelmistik. Muslim in bir rivayetinde su ibareye de yer verilmistir: "Bize ihramdan cikmamiz, hacc icin yaptigimiz niyyetin umreye cevrilmesi emredilmisti. Bu, bize cok imkansiz bir emir geldi ve hepimizin canini sikti. Memnuniyetsizligimiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulastirildi. Ona semavi bir sey (haber) mi ulasti, insanlardan mi bir sey ulasti bilemiyoruz, her ne ise, bize su hitabda bulundu:
"Ey nas, ihramdan cikin. Eger beraberimde kurbanligim olmasaydi,ben de sizin gibi yapardim!" (Resulullah'in bu kesin emri uzerine) ihramdan ciktik. Hatta hanimlarimizla munasebet-i cinsiyede bile bulunduk. Ihrama girmemis olan bir kimsenin yaptigi her seyi yaptik. Bu hal terviye gunune (Zilhicce'nin sekizinci gunu) kadar devam etti. O gun gelip, Mekke'yi arkada biraktigimiz vakit, hacca niyet ederek ihrama girdik."

1279 - Muslim'in diger bir rivayetinde soyle denir: "Biz, hacc-i ifrad icin ihram giyip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ilerledik. Hz. Aise (radiyallahu anha) de umre icin ihrama girdi. Seref'e gelince Hz. Aise hayiz oldu. (Mekke'ye) gelince Kabe'yi, Safa ve Merve'yi tavaf ettik. Sonra, beraberinde kurbanlik olmayanlarin ihramdan cikmalari emredildi.
"Neleri nefsimize helal edecegiz?" diye sorduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"(Ihramliya yasak olan) her,seyi!" dedi. Bunun uzerine kadinlarimizla da yattik, kokular surunduk, elbiselerimizi giydik. (Bunlarin hepsini yaparken) bizimle arefe (yani hacc ihrami giyme) gunu arasinda sadece ve sadece dort gece vardi.
Sonra terviye gunu (Zilhicce'nin 8'i) tekrar ihrama girdik. Bir ara Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin yanina girmisti, onu agliyor buldu.
"Neyin var?" diye sordu.
"Hayiz oldum, herkes ihramdan cikti, ben cikamadim, tavafimi da yapamadim. Herkes artik (umresini tamamladi), hacc icin (Arafat'a)cikiyor!" diyerek yakindi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bu hal, Cenab-i Hakk tarafindan Adem (aleyhisselam)'in kizlarina yazilmis bir kaderdir, (sana mahsus bir kusur degil). Sen de, (ihrama giren herkesin yaptigi gibi) yikani ve hacc icin ihrama gir' dedi. O da oyle yapti. (Mina, Arafat ve Muzdelife'deki) vakfelerin hepsine katildi. Hayizdan temizlenince de (ifaza) tavafini yapti. (Bunlar bittikten sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye:
"Artik hem haccini hem de umreni yapmis, her ikisinin de ihramindan cikmis oldun!" dedi. Hz. Aise (radiyallahu anha):
"Ancak benim icimden Beytullah'i tavaf etmeden hacc yaptigim hissi geciyor" dedi. Bunun uzerine (oglan kardesine seslenerek):
"Ey Abdurrahman (kizkardesin) Aise yi Ten'im'e gotur, orada umre icin ihrama girsin!" dedi. Bu vak'a Hasbe gecesi cereyan etmisti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mulayim bir insandi. Hz. Aise (radiyallahu anha) birsey arzu etti mi onun arkasini takip eder (yerine getirirdi)."

1280 - Muslim'in bir diger rivayetinde soyle denir: "... Deve ve sigirda ortak olmamiz emredildi. Bizden her yedi kisi bir deveye istirak edecekti."

Yine Muslim'in bir baska rivayetinde: "Ne Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ne de Ashab (radiyallahu anhum), hic kimse, Safa ile Merve arasinda ilk tavafin disinda baska bir tavaf yapmadi" denmistir.



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1271-1280 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.