Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1211-1220 )

1211 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), azadlisi Ebu Rafi'yi Ensar'dan bir baskasiyla birlikte (Meymune'ye) gonderdi. Onlar, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Meymune bintu'l-Haris (radiyallahu anha) ile evlendirdiler. (O vakit) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) henuz Medine'de idi (ve umretu'1-kaza icin yola) cikmamisti."
Muvatta, Hacc 69, (1, 348).

1212 - Hz. Osman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ihramli ne evlenir, ne evlendirir, ne de dunur gonderir."
Muslim, Nikah 41, (1409); Muvatta, Hacc 70, (1, 348, 349); Ebu Davud, Menasik 37, (1841); Tirmizi, Hacc 23, (840); Nesai, Hacc 91, (5,192).

1213 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) soyle hukmetmistir: "Ihramli evlenmez, evlendirmez, ne kendisi icin kiz ister, ne de baskasi icin."
Muvatta, Hacc 72, (1, 349).

1214 - Ebu Gatafan el-Murri'nin anlattigina gore, babasi Tarif, ihramli iken bir kadinla evlenmis ise de Hz. Omer (radiyallahu anh) bu nikahi reddetmistir.
Muvatta, Hacc 71, (1, 349).

1215 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hudeybiye Sulhu yapildigi sene, bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bir grupla birlikte, Mekke yolu uzerinde bir yerde oturuyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bizden ileride (konaklamis) idi. Ben haric herkes ihramliydi. Halk vahsi bir esek gordu, ben o sirada mesguldum, ayakkabimi tamir ediyordum. Gorduklerinden beni haberdar etmediler, onu kendiligimden gormus olmami istiyorlardi. Bir ara aralarinda bir gulusme oldu. Birden etrafima bakindim (ve bu esnada) hayvani gordum. Hemen (Cerade adindaki) atima gidip egerledim ve bindim. (Acelemden) kamciyi ve mizragi unutmustum. "Kamci ve mizragimi bana verin!" diye seslendim.
"Hayir, dediler, vallahi bu iste sana yardimci olmak istemeyiz." Ofkelendim. Inip onlari aldim. Tekrar binip, esege dogru hizla gittim, (yetisip) avladim. Beraberimde getirdim, olmustu. Arkadaslarim etinden yediler. Ancak sonradan ihramli iken yeyip yememe hususunda sekke dusup (yediklerine pisman oldular). Yuruduk, ben bir parca ayirdim. Resulullah'a kavusunca, bu meseleyi sorduk.
"Beraberinizde birseyler kaldi mi?" dedi. Ben: "Evet!" diyerek parcayi uzattim, ihramli oldugu halde, ondan yedi. Ve:
"Bu bir taamdir. Onunla Allah size ikramda bulunmustur!"dedi."
Buhari, Cezau s-Sayd 2, 3, 4, 5, Hibe 3, Cihad 46, 88, Megazi 35, Et ime 19, Zebaih 10, 11; Muslim, Hacc 56, (1196); Muvatta, Hacc 76, (1, 350); Tirmizi, Hacc 25, (847); Ebu Davud, Menasik 41, (1852); Nesai, Hacc 78, (5,182); Ibnu Mace, Menasik 93, (3093). Bunlarda gelen bir ziyade soyledir: "(Resulullah:) "O helaldir, yiyin (dedi)."
Bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara sunu soyledi: "Sizden biri (hayvani yakalamak uzere) saldirmasini emretmedi veya ona hayvani gostermedi mi?" Onlar: "Hayir!" diye cevap verince, (Resulullah:)
"Oyleyse yiyin!" buyurdu." Bir diger rivayette: "(Resulullah): Isaret ettiniz veya yardim ettiniz veya saldirmasini sagladiniz mi?" (diye sordu)."

1216 - Sa'b Ibnu Cessame (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kendisi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Ebva veya Vehdan'da (canli) bir yaban esegi hediye etmistir. Ancak Resulullah bunu kendisine iade etmis, Sa'b'in uzuldugunu yuzunden anlayinca: "Bunu sana iade edisimizin sebebi ihramli olusumuzdur" demistir.
Buhari, Cezau's-Sayd 6, Hibe 5,17; Muslim, Hacc 50, (1193), Muvatta, Hacc 83, (1, 353); Tirmizi, Hacc 26, (849); Nesai, Hacc 79, (5,183-185); Ibnu Mace, Menasik 92, (3090).

1217 - Nesai'nin kaydettigi diger bir rivayette Ibnu Abbas (radiyallahu anh) soyle anlatmistir: "Sa'b Ibnu Cessame (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihramli iken, Kudeyd'de ucundan kan damlayan bir vahsi esek budu hediye etti. Resulullah, bu hediyeyi Sa'b'a iade etti (kabul etmedi)."
Nesai, Hacc 79, (5,183-185).

1218 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz ihramli iken, bizzat avlamamis iseniz veya (sizin arzunuzla) sizin icin avlanmamis ise kara av hayvanlari(nin eti) size helaldir."
Ebu Davud, Menasik 41, (1851); Tirmizi, Hacc 25, (846); Nesai, Hacc 81, (5,187).

1219 - Abdurrahman Ibnu Osman anlatiyor: "Biz ihramli iken Talha ile beraberdik. Bize bir kus hediye edildi. Bu sirada Talha yatiyordu. Kus etinden bazilarimiz yedi, bazilarimiz cekinip yemedi. Talha uyaninca yiyenleri.te'yid etti ve: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte onu yedik" dedi."
Muslim, Hacc 65, (1197); Nesai, Hacc 78, (5,182).

1220 - Abdullah Ibnu Amir Ibni Rebia anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh)'a Arc'ta iken bir av eti getirildi. Arkadaslarina:
"Yiyiniz!" dedi. Onlar: "Sen yemiyor musun?" diye sordular.
"Ben, dedi, sizin durumunuzda degilim, bu hayvan benim icin avlandi."

Muvatta, Hacc 84, (1, 354).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1211-1220 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.