Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1131-1140 )

1131 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir kavm, icinde bulundugu hidayetten sonra sapitti ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmustur."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu soyledikten sonra, delil olarak) su ayeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrimiz mi yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana boyle soylemeleri, sirf tartismaya girismek icindir. Onlar suphesiz munakasaci bir millettir" (Zuhruf 58).
Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); Ibnu Mace,Mukaddime 7.

1132 - Yine Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim haksiz oldugu bir munakasayi terkederse kendisine cennetin kenarinda bir ev kurulur. Hakli oldugu bir munakasayi terkedene de cennetin ortasinda bir ev kurulur."
Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); Ibnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21).

1133 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kur'an hakkinda munakasa kufurdur"
Ebu Davud, Sunnet 5, (4603).

1134 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in en ziyade bugzettigi erkek, siddetli dusmanlik yapan hasimdir."
Buhari, Ahkam 34, Mezalim 15, Tefsir, Bakara 37; Muslim, Ilm 5, (2668); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2980); Nesai, Kadat 33, (8, 247, 248).

1135 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz kader hususunda munakasa ederken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikageldi. Oylesine kizdi ki, ofkenin hasil ettigi kizilliktan, yuzunde sanki nar taneleri ortaya cikmisti. Bize soyle cikisti:
"Bununla mi emredildiniz, yoksa ben size bununicin mi gonderildim. Bilin ki, sizden oncekileri, dini meselelerdeki munakasalarini coklugu ve peygamberleri hakkinda dustukleri ihtilaflari helak etmistir."
Bir rivayette su ziyade mevcuttur: "Kader hususunda munakasa etmemeniz icin yemin verdim. "
Tirmizi, Kader 1, (2134); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (85).

1136 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabinin (radiyallahu anhum) arasinda otururken, bir adam Hz. Ebu Bekir'e hakaretamiz sozler sarfederek cefa verdi. Ancak Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) adama karsi sukut etti. Adam ikinci sefer ayni sekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sukut etti. Adam ucuncu sefer de eziyet verince Hz. Ebu Bekir (adama hak ettigi cevabi vererek) intikamini aldi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hemen kalkti. Hz. Ebu Bekir:
"Ey Allah'in Resulu, yoksa bana darildiniz mi?" diye sordu.
"Hayir"dedi. "Ancak semadan bir melek inmis, sana soylediklerini tekzib ediyordu. Sen intikamini alinca melek gitti, seytan oturdu. Bir yere seytan oturdu mu ben orada duramam. "
Ebu Davud, Edeb, 49 (4896, 4897).

1137 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri soyle buyurmustur: "Kardesinle munakasa etme, zira munakasanin hikmeti anlasilmaz, sikintisi eksik olmaz, tutamayacagin bir vaadde de bulunma."
Rezin ilavesidir.

HACCIN FAZILETLERI

1138 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, cihadi amellerin en faziletlisi goruyoruz, biz de cihad etmiyelim mi?" Su cevabi verdi:
"Ancak, cihadin en efdal ve en guzeli hacc-i mebrurdur. Sonra sehirde kalmaktir." Hz. Aise der ki: "Bunu isittikten sonra hacci hic birakmadim."
Buhari, Hacc 4, Cezau's-Sayd 26, Cihad 1; Nesai, Hacc 4, (5, 113). "Sonra sehirde kalmak" cumlesi Buhari'de yok.)

1139 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hic bir Musluman yoktur ki, onun saginda ve solunda bulunan tas, agac, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasin, bu istirak (sag ve solunu gostererek) su ve su istikamette arzin son hududuna kadar devam eder."
Tirmizi, Hacc 14, (828).

1140 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haccla umrenin arasini birlestirin. Zira bunlar gunhi, tipki korugun demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler."

Nesai, Menasik 6, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2886).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1131-1140 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.