Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1061-1070 )

1061 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber Yahudilerine sunu soyledi:
"Mahsulat, sizinle bizim aramizda olmak Sartiyla sizi Allah'in biraktigi muddetce yerinizde birakiyorum. "
Resulllah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh)'yi gonderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Yahudiler arasinda, mahsulun miktarini tahmin ve takdir isini o yapmis, neticede, onlara: "Isterseniz siz alin, isterseniz bana kalsin"demisti. Yahudiler mahsulun kendilerine kalmasini tercih ettiler."
Muvatta, Musakat I, (2, 703).

1062 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayber halki dediler ki: "Ey Muhammed, bizi birak, burada kalalim, araziyi islah edip isleyelim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her ekinin ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in uygun gorecegi. her bir seyin mahsulunun yarisi onlarin olmak sartiyla araziyi onlara birakti.
Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh), her yil oraya gelir, miktari tahmin eder ve yarisinin karsiligini onlardan alirdi. Yahudiler, Abdullah'i tahminde gosterdigi titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevsek davranmasi icin) rusvet vermek istediler. Abdullah onlara:
"Bana haram mi yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyade sevdigim insanin yanindan geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hinzirlardan daha menfurdur. Buna ragmen, benim size olan bugzum, size karsi adil olmama mani degildir." Yahudiler, Abdullah (radiyallahu anh)'i takdir edip:
"Iste bu adalet ve dogrulukla semavat ve arz nizam icinde ayakta durur" dediler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), her bir hanimina her yil seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh) zamaninda, Yahudiler Muslumanlara hile yaptilar Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i bir evin daminda uyurken geceleyin asagi attilar, el ve (ayak) bileklerini cikardilar. Hz. Omer Ibnu'l-Hattab: "Hayber'de hissesi olan hazirlansin, aralarinda taksim edelim" dedi. (Taksim edilecegi zaman) reisleri:
"Bizi buradan cikarma. Bizi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptiklari gibi yerlerimizde birak" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona: "(Kararimizda) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozune ters dustugumuzu mu zannediyorsun?l) Binegin seni Suriye'ye dogru bir gun, sonra bir gun, sonra bir gun daha kosturmasina ne dersin?" diye cevap verdi.
Hz. Omer (radiyallahu anh), Hayber'i, Hudeybiye ashabindan Hayber Seferi'ne istirak etmis olanlar arasinda taksim etti.
Buhari, Megazi, 38; Ebu Davud, Cihad 24, (3006).

1063 - Ebu Bekir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim (kendisine eman verilerek) antlasma yapilan bir kimseyi vakti disinda oldururse, Allah ona ceneti haram eder."
Ebu Davud, Cihad 165, (2760); Nesai, Kasame 14, (8, 24).

1064 - Safvan Ibnu Suleym, bircok sahabi evlatlarinin, babalarindan yapmis olduklari rivayetlere dayanarak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurmus oldugunu naklediyor:
"Kim antlasma yapilan bir kimseye zulmeder veya hakkini tenkis eder veya takatinin fevkinde emreder veya onun rizasi disinda bir seyini alirsa,kiyamet gunu aleyhine ben delil olacagim. "
Ebu Davud, Harac 33, (3052).

1065 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben kocamin akrabalarindan iki kisiye civar (himaye) vermistim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Senin civar verdigine biz de civar verdik" buyurdu."
Buhari, Cizye 9, Salat 4, Edeb 94; Muslim, Hayz 70, (336), Musafirin 80; Muvatta, Sefer 27, (1,152); Tirmizi, Isti'zan 24, (2735); Ebu Davud, Salat 30, (1290); Cihad 167, (2763).

1066 - Ibnu Abas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ahdine kim vefasizlik edip bozarsa, Allah mutlaka ona bir dusman musallat eder."
Muvatta, Cihad 12, (2, 449), 26 (2, 460). Imam Malik bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

CIZYE VE CIZYE ILE ILGILI HUKUMLER

1067 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini Yemen'e gonderdigi zaman, ihtilam olan herkesten (vergi olarak) bir dinar veya -Yemen'de imal edilen bir kumas olan meafiri'den, bir dinara tekabul eden miktarda almasini emretti."
Ebu Davud, Harac 30, (3038, 3039); Tirmizi, Zekat 5, (623); NesaI, Zekat 8, (25-26).

1068 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan naklediyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh) Mecusileri mevzubahis ederek: "Onlar hakinda nasil hareket etmem gerektigini bilmiyorum" dedi. Abdurrahman Ibnu Avf(radiyallahu anh):
"Sana sehadet ederim ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle dedigini isittim: "Onlara, Ehl-i Kitaba davrandiginiz gibi davranin".
Muvatta; Zekat 42 (1, 278).

1069 - Ibnu Sihab der ki: "Bana ulasti ki, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bahreyn Mecusilerinden cizye almistir, keza Hz. Omer (radiyallahu anh) Iran Mecusilerinden, Hz. Osman (radiyallahu anh) da Berberilerden cizye almistir."
Muvatta, Zekat 41, (1, 278).


1070 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Dumetli Ukeydir'den de cizye aldi.




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1061-1070 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.