Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 7211-7220 )

7211 - Esma Bintu Yezid radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun): "Size en hayirlinizi haber vereyim mi?" diye sordu. "Evet! Ey Allah'in Resulu!" dediler.
"Sizden o kimseler en hayirlidir ki, onlari gorenler aziz ve celil olan Allah'i hatirlarlar" buyurdular."

7212 - Imran Ibna Husayn radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, Allah Teala hazretleri, maddeten fakir, coluk cocuk sahibi olup dilencilik ve haram kazanctan kacinan mu'min kulunu sever."

7213 - Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anh anlatiyor: "Muhacirlerin fakirleri, Allah'in, zenginleri kendilerinden (mali ibadetler yonuyle) daha ustun kildigi hususunda dert yandilar. Aleyhissalatu vesselam onlara: "Ey fakirler cemaati! Ben sizi, fakir muhacirlerin, cennete zenginlerinden, (dunya olculeriyle besyuz yil olan) yarim gun once gireceklerini mujdelemeyeyim mi?" buyurdular."
Bu hadisi rivayet eden Musa rahimehullah su ayeti okudu:"Ve suphesiz, senin Rabbin katindaki bir gun sizin saymakta oldugunuz bin yil gibidir" (Hacc 47).

FAKIRLERLE DUSUP KALKMA

7214 - Ebu Sa'idi'I-Hudri radiyallahu anh derdi ki : "Fakirleri sevin. Zira ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in, dualarinda soyle soyledigini isittim: "Allahim, beni fakir olarak yasat, fakir olarak ruhumu kabzet, ahirette de fakirler zumresinde hasret."

7215 - Habbab radiyallahu anh "(Aksam, sabah, Rablerinin rizasini dileyerek O'na dua edenleri yanindan kovma. Onlarin hesabi senden sorulmayacaktir, senin hesabin da onlara sorulmayacaktir, oyleyse onlari kovup da zalimlerden olma" (En'am 52) mealindeki ayetle ilgili olarak sunu anlatti: "Akra' Ibnu Habis et-Temimi ve Uyeyne Ibnu Hisn el Fezari Resulullah'in yanina geldiler. Aleyhissalatu vesselam'i Suheyb, Bilal, Ammar ve Habbab gibi zayif muslumanlarla oturmus buldular. (Bu gariban takimini) Resulullah'in etrafinda gorunce onlari kucumseyip hakir gorduler. Aleyhissalatu vesselam'a yaklasip basbasa kaldilar (yani biz bir kenara cekildik). Onlar: "Biz, senin bize hususi bir sohbet oturumu ayirmani isteriz, ta ki Araplar bizim ustunlugumuzu tanisinlar. Zira sana (her taraftaki) Araplardan (durmadan) heyetler geliyor. Onlarin bizi bu (degersiz) kole bozuntulariyla beraber gormelerinden utaniyoruz. Su halde, her ne zaman biz sana gelirsek, onlari yanindan kaldir. Biz gidince, dilersen yine onlarla beraber ol!" dediler. Aleyhissalatu vesselam da: "Pekala!" diye cevap verdi. Bunun uzerine onlar: "Bu teklifimizi bir yazi ile de tevsik et" dediler."
(Habbab) der ki: "Aleyhissalatu vesselam hemen bir kagit istedi, yazmasi icin Ali radiyallahu anh'i cagirdi. Biz hala bir kenarda oturmus duruyorduk. Derken Cibril aleyhisselam indi ve su vahyi getirdi. (Mealen): "Sabah aksam Rablerinin rizasini isteyerek O'na yalvaranlari kovma. Onlarin hesabindan sana bir sorumluluk yoktur. Senin hesabindan da onlara bir sorumluluk yoktur ki onlari kovarak zulmedenlerden olasin" (En'am 52). Ayet-i kerime daha sonra Akra' Ibnu Habis ve Uyeyne Ibnu Hisn'i zikrederek devam etti: "Boylece, "Aramizdan Allah bunlara mi iyilikte bulundu?" demeleri icin onlari birbiriyle imtihan ettik. Allah sukredenleri iyi bilen degil midir?" (En'am 53). Ayet soyle devam etti: "(Ey Muhammed) ayetlerimize iman edenler sana gelince: "Size selam olsun!" de. Rabbiniz, sizden kim bilmeyerek fenalik ister de arkasindan tevbe eder ve nefsini duzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi uzerine almistir" (En'am 54).
Habbab devamla der ki: "Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam'a yaklastik, oyle ki dizlerimizi dizlerinin uzerine koyduk. Aleyhissalatu vesselam bizimle otururdu. Kalkip gitmek istedigi zaman dogrulur ve bizi oyle terkederdi. Bunun uzerine aziz ve celil olan Allah su vahyi indirdi: "(Sabah-aksam Rablerinin rizasini dileyerek O'na yalvaranlarla beraber sen de sabret. Dunya hayatinin guzelliklerini isteyerek gozlerini o kimselerden ayirma -yani esraf ile beraber oturma-. Bizi anmasini kendilerine unutturdugumuz yani Uyeyne ve Akra'- ve isinde asiri giderek hevesine uyan kimseye uyma" (Kehf 28). Sonra onlara (yani mu'minlere ve kafirlere iki kisinin misalini (Kehf 32-44) ve dunya hayatinin misalini (Kehf 45) getirdi (yani mezkur ayetleri bu maksatla inzal buyurdu).
Habbab der ki: "(Bu hadiseden sonra) biz (zayif takimdan olan sahabiler) Resulullah aleyhissalatu vesselam'la beraber otururduk. Aleyhissalatu vesselam'in kalkma saati gelince, O'nun kalkmasi icin once biz onu terkederdik."

7216 - Ebu Saidi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Reslulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mali soyle soyle, soyle ve soyle dagitanlar haric dunyaligi cok kazananlara yaziklar olsun!" "Soyle!" kelimesini Resulullah dort kere tekrar etti. Bunlarla "sagindan, solundan, onunden ve arkasindan (hayir icin harcayanlar" demek istedi)."

7217 - Ebu Zerr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Bu dunyada malca) en cok olanlar, Kiyamet gunu en asagida olacaklardir. Ancak mali soyle soyle (bol bol) harcayanlar ve onu temiz yoldan kazananlar haric."

7218 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Dunyaligi en cok olanlar (ahirette rutbece) en asagi olacaklardir. Ancak, mali soyle soyle soyle (hayir yolunda) harcayanlar haric."

7219 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yanimda Uhud dagi kadar altinim olup da ondan bir miktar yanimda kaldigi halde (iki gun gecip) ucuncu bir gecenin gelmesini sevmem. Bir borcu odemek uzere (o altindan) saklayacagim miktar haric."


7220 - Amr Ibnu Gaylan es-Sakafi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ey Allahim! Kim bana inanir, beni tasdik eder, ve her ne getirmis isem onun senin yuce katindan oldugunu ve hak oldugunu bilirse, ona az mal, az evlat ver, ona, sana kavusmayi sevdir ve olumunu cabuklastir. Kim de bana inanmaz ve beni tasdik etmezse malini ve evladini cok kil, omrunu de uzat."


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 7211-7220 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.