Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 7131-7140 )

HOSLANILMAYAN RUYA GORULUNCE

7131 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz hosuna gitmeyen bir ruya gorunce uzandigi zaman diger yanina donsun, uc sefer soluna tukursun. Allah'tan o ruyanin hayrini talep edip, serrinden Allah'a siginsin."

7132 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam gelip: "Ruyamda basimin vuruldugunu, (koparildigini) sonra da yerde yuvarlandigini gordum!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurdular: "Seytan (birinize ruyasinda) gelir. O da bundan korkar. Sabah olunca, gidip bunu halka anlatir."

RUYA NEYE DAYANILARAK YORUMLANMALI?

7133 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ruyada gordugunuz seylerin isimlerini, o ruyayi yormada esas alin. Keza gorduklerinizin kunyelerini veya kinaye manalarini da dikkate alin. Ruya, ilk yorumcuya gore (vukua gelir, oyleyse rastgele kimselere anlatmayin)."

7134 - Ummu'l-Fadl radiyallahu anha'dan rivayet edildigine gore: "Kendisi (bir gun): "Ey Allah'in Resulu! Ruyamda sanki sizin uzuvlarinizdan birinin evimde oldugunu gordum" demis, Aleyhissalatu vesselam da: "Hayir gormussun. Kizim Fatima bir oglan cocugu dunyaya getirir, sen onu emzirirsin" buyururlar.
Gercekten de Hz. Fatima radiyallahu anha (bir muddet sonra) Hz. Huseyin veya Hasan radiyallahu anhuma'yi dogurdu. Ummu'I-Fadl da (kendi bebegi) Kusam'in sutuyle onu emzirdi.
Ummu'I-Fadl (sozune devamla) dedi ki: "Bir gun ben onu Aleyhissalatu vesselam'in yanina getirip kucagina koydum. C'ocuk (Resulullah'in kucagina) isedi. Bende cocugun omuzuna vurdum. Resulullah aleyhissalatu vesselam mudahale ederek "Oglumun canini yaktin. Allah sana rahmet (magfiret) etsin" buyurdiular."

7135 - Talha Ibnu Ubeydillah radiyallahu anh anlatiyor: "Beli (kabilesinden) iki kisi Aleyhissalatu vesselam'in yanina geldiler. Ikisi beraber musluman olmustu. Biri gayret yonuyle digerinden fazlaydi. Bu gayretli olani, bir gazveye istirak etti ve sehit oldu. Oburu, ondan sonra bir yil daha yasadi. Sonra o da oldu."
Talha (devamla) der ki: "Ben ruyamda gordum ki: "Ben cennetin kapisinin yanindayim. Bir de baktim ki yanimda o iki zat var. Cennetten biri cikti ve o iki kisiden sonradan olene (cennete girmesi icin) izin verdi. Ayni vazifeli zat, bir muddet sonra yine cikti, sehit olana da (iceri girme) izni verdi. Sonra, adam benim icin geri geldi ve:
"Sen don, senin cennete girme vaktin henuz gelmedi!" dedi. Sabah olunca Talha bu ruyayi halka anlatti. Herkes bu ruya(da sehid olan zatin sonradan cennete girmesine) sasti. Bu, Resulullah'a kadar ulasti, ruyayi ona anlattilar. (Dinledikten sonra) Aleyhissalatu vesselam: "Burada sasacak ne var?" buyurdular. Halk: "Ey Allah'in Resulu! Bu zat (din icin) calismada oburunden daha gayretli idi ve sehit! de oldu. Ama cennete oburu ondan evvel girdi" dediler. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Berikisi ondan sonra bir yil hayatta kalmadi mi?" dedi.
"Evet!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Ve o ramazan idrak edip oruc tutmadi mi, bir yil boyu su su kadar namaz kilmadi mi?" Halk yine: "Evet!" deyince, Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Su halde ikisinin arasinda bulunan mesafe gok ile yer arasindaki mesafeden fazladir!" buyurdular."

LAILAHE ILLALLAH DIYENE DOKUNULMAZ

7136 - Evs (Ibnu Ebi Evs Huzeyfe es-Sakafi) radiyallahu anh anlatiyor: "Biz Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda oturuyorduk. O bize birkisim kissalar anlatarak vazu nasihat ediyordu. Derken bir adam gelerek, gizli bir seyler soyledi. Resulullah: "Bunu goturup oldurun!" emretti. Adam geri donunce, Resulullah onu cagirdi ve: "Allah'tan baska ilah olmadigina sehadet edermisin?" diye sordu. Adam "Evet!" deyince: "Gidin, bu adami serbest birakin! Zira ben, insanlarla onlar la ilahe illallah deyinceye kadar savasmakla emrolundum. Bunu dediler mi, bana onlarin kanlari ve mallari haram olur" buyurdu.

7137 - Imran Ibnu'I-Husayn radiyallahu anh anlatiyor: "Nafi' Ibnu'l-Ezrak ve arkadaslari geldiler ve bana: "Ey Imran helak oldun (dinden ciktin)!" dediler. Imran: "Hayir! Imran helak olmadi (dinden cikmadi)" dedi. Onlar israrla: "Evet evet helak oldun!" dediler. Imran: "Beni helak eden sey nedir?" dedi. Onlar: "Allah Teala hazretleri: "Fitne olmasin, dinin tamami Allah icin olsun diye onlarla savasin" buyuruyor" dediler. Imran: "Evet biz onlarla savastik ve hatta onlari surduk. Dinin tamami Allah icindi. Dilerseniz, ben size Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan isittigim bir hadisi rivayet edeyim!" dedi. Onlar: "Onu Resulullah aleyhissaltu vesselam'dan sen mi isittin?" dediler. Imran: "Evet! Ben gordum ki, Resulullah, musriklere karsi muslumanlardan mutesekkil bir ordu gonderdi. Askerler musriklerle karsilasinca, aralarinda cok siddetli bir savas oldu. Musrikler maglup olup sirtlarini muslumanlara verdiler (saf disi oldular). Sonra benim yakinlarimdan bir adam musriklerden birine mizrakla saldirdi. Adamin uzerine yuruyunce, musrik Eshedu en lailahe illallah (Allah'tan baska ilah olmadigina sehadet ederim), ben muslumanim" dedi. Fakat musluman asker ona mizragini saplayip adami oldurdu. Adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina gelip: "Ey Allah in Resulu! Helak oldum! (Yani buyuk bir gunah isledim)" dedi. Aleyhissalatu vesselam bir iki sefer: "Ne yaptin?" diye sordu. Adam yaptigini oldugu gibi anlatti. Resulullah aleyhissalatu vesselam adama: "Kalbini yarip icinde ne olup olmadigina bakmali degil miydin?" dedi. Adam:
"Ey Allah'in Resulu! Eger kalbini yarsaydim icindekini bilebilir miydim ?" diye sordu . Aleyhissalatu vesselam: "Sen adamin hem sozunu kabul etmiyorsun hem de kalbindekini bilmiyorsun (olur mu boyle sey!)" dedi. Imran sozlerine devam etti: "Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam, adam hakkinda bir sey soylemedi. Adam da az bir zaman yasadi. Nihayet oldu. Biz onu defnettik. Ertesi gunu adamin cesedi yerustunde goruldu. Halk: "Belki de bir dusman, kabrini desip (kotuluk icin cikarmistir)" dedi. Tekrar onu defnettik. Genclerimize mezari basinda nobet tutmalarini soyledik. Buna ragmen cesedi tekrar mezardan disari atildi. "Bekleyen genclerimiz uyumus olabilirler" diye dusunduk. Bir kere daha onu defnettik. Bu sefer mezarini kendimiz bekledik. Ertesi gun yine cesedi kabirden disari atildi. Bunun uzerine, adamin cesedini daglar arasinda bir gecide attik."
Hadise, bir baska rivayette Imran Ibnu'I-Husayn tarafindan (biraz farkla) soyle anlatilmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi bir seriyyeye gondermisti. Sonra (savasin bitiminde) muslumanlardan biri, musriklerden birine saldirdi..." hadisi yukaridaki gibi anlatti. Su ilavede bulundu: "Toprak onun cesedini disari atti. Biz durumu Resulullah'a haber verdik. Aleyhissalatu vesselam: "Bu toprak, ondan daha serir insanlari da kabul eder. Fakat Allah Teala hazretleri, size "la ilahe illallah" kelaminin hurmetinin buyuklugunu ders vermek istedi."

MU'MININ KANI MALI HARAMDIR

7138 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Veda hacci sirasinda buyurdular ki: "Bilesiniz! Gunlerin en ziyade haram olanlari su gunlerinizdir. Bilesiniz! Aylarin en harami da su ayinizdir. Bilesiniz! Beldelerin en harami da su beldenizdir. Bilesiniz! Kanlariniz, mallariniz birbirinize su ayda, su beldede su gununuzun haramligi gibi haramdir. Acaba teblig ettim mi?" Halk: "Evet!" dediler. Resulullah: "Ey Allahim sahid ol!" buyurdu."

7139 - Abduldah Ibnu Amr radiyallahu anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'i Ka'be'yi tavaf ederken gordum, soyle diyordu: "Sen ne temizsin, kokun da ne guzel! Sen ne yucesin, senin hurmetin ne buyuk! Muhammed'in nefsini elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun! Mu'minin Allah katindaki hurmeti, senin hurmetinden daha buyuktur. Mu'minin malinin, kaninin hurmeti de boyledir. Biz mu'min hakkinda sadece husn-i zanda bulunuruz."


7140 - Fudale Ibnu Ubeyd anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gercek mu'min, halkin, kendisinden mali ve cani hususunda emin oldugu kimsedir. Hakiki muhacir de hata ve gunahlardan hicret (terk) eden kimsedir."



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 7131-7140 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.