Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4261-4270 )

4261 - Ebu Ishak rahimehullah anlatiyor: "Bir adam Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma'ya geldi ve:
"Ey Ebu Imare! Huneyn gununde hepiniz geri mi kactiniz?" diye sordu. Bera: "Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kacmadigina sehadet ederim! Ancak, askerlerden yuku hafif olan (aceleciler) ile zirh tasimayanlar Hevazin'in bir kanadina yuruduler. Halbuki buradakiler okcu kimselerdi: Onlari cekirge surusu gibi hep birden ok yagmuruna tuttular. Bunun uzerine dagalmak zorunda kaldilar. Boylece dusman, Resulullah'a yoneldi. Aliyhissalatu vesselam'in katirini Ebu Sufyan Ibnu'l- Haris Ibni Abdilmuttalib radiyallahu anh yediyorkdu. Aleyhissalatu vesselam katirindan indi, dua etti, (Allah'tan) yardim taleb etti. Soyle diyordu:
"Ben Peygamberim yalan degil!
Ben Abdulmuttalibin Ogluyum!
Allahim yardimini indir."
Sonra askerleri duzene koydu. Bera devamla der ki: "Vallahi, biz savas kizisti mi Resulullah aleyhissalatu vesselam'a siginirdik. Bizim cesurumuz Resulullah aleyhissalatu vesselam'la ayni hizada durabilendi."
Buhari, Megazi, 54, Cihad 52, 61, 97, 167; Muslim, Cihad 79, (1776); Tirmizi, Cihad 15, (1688).

4262 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir seferde iken yanina bir dusman gozcusu ugradi. Ashabla konusmaya oturdu. Sonra birden sivisti.Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Onu yakalayin ve oldurun!" emir buyurdu. Ben (yakalayip) oldurdum. Resulullah aleyhissalatu vesselam seleb'ini bana verdi."
Buhari, Cihad 173; Muslim, Cihad, 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2654).

4263 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "(Annem) Ummu Suleym, Huneyn savasi sirasinda bir hancer temin etmisti, yanindan ayirmiyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam (hanceri gorunce) sordu:
"Ey Ummu Suleym, su da ne?"
"Bunu, musriklerden biri bana yaklasacak olursa karnina saplamak icin temin ettim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu soz uzerine gulmeye basladi. Ummu Suleym:
"Ey Allah'in Resulu, sizinle olup da su Tuleka'dan hezimete ugrayan bizim disimizdakileri oldur!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Ey Ummu Suleym, surasi muhakkak ki Allah bize kafi geldi ve iyi yapti" buyurdu."
Muslim, Cihad 134, (1809); Ebu Davud, Cihad 147, (2718).

EVTAS GAZVESI

4264 - Hz. Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Huneyn Gazvesi'nden farig olunca, Ebu Amir radiyallahu anh'i bir askeri birligin basinda Evtas'a gonderdi. Ebu Amir, orada Dureyd Ibnu's-Simme ile karsilasti. Dureyd olduruldu. Allah da adamlarini hezimete ugratti. (O sirada) ben Ebu Amir ile beraberdim. Dizine bir ok atildi. Yanina gelip:
"bu oku sana kim atti?" diye sordum. Bana bir sahsi isaret ederek (ok atani) gosterdi. Ona yonelip, yanina vardim. Beni gorunce kacti. Ben de pesine dustum.
"Utanmiyor musun, durmuyor musun?" diye pesinden bagirmaya basladim. Birden durdu. Karsilikli olarak bir-iki kilic salladik. Derken ben onu oldurdum. Sonra gelip Ebu Amir'e:
"Allah seninkinin canini aldi!" dedim.
"Hele su oku bir cek!" dedi. Ben oku cektim. (Okun yerinden) su cikti.
"Ey kardesimin oglu, dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a benden selam soyle, benim icin Allah'tan magfiret dileyiversin."
Ebu Amir, birligin komutanligini bana devretti. Bir muddet durup sonra vefat etti. Donunce, durumdan Resulullah aleyhissalatu vesselam 'a bilgi verdim. Bir miktar su getirtti, abdest alip ellerini kaldirdi. Koltuk altlarinin beyazligini gordum. Sonra soyle dua etti.
"Allahim, Ubeyd Ebu Amir'e magfiret buyur. Allahim, Kiyamet gunu onu, onun derecesini kullarinin -veya insanlarin- bircogunun derecesinden ustun tut!"
"(Ey Allah'in Resulu) benim icin de istigfar ediver!" dedim.
"Allahim, Abdullah Ibnu Kays'in gunahini magfiret et! Onu, Kiyamet gunu iyi bir yere koy!" dedi. Ebu Burde der ki:
"O iki duadan biri Ebu Amir icindi, digeri de Ebu Musa icindi."
Buhari, Megazi 55, Cihad 69, Da'avat 49; Muslim, Fedailu's-Sahabe 165, (2498).

TAIF GAZVESI

4265 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Taif'i kusatinca hic bir netice elde edemedi. Bunun uzerine: "Insaallah yarin yolcuyuz (muhasarayi kaldiracagiz)" dedi. Bu Ashabin pek agrina gitti:
"Yani, Taif'i fethetmeden gidecek miyiz" -bir rivayette "denecek miyiz"- dediler. Aleyhissalatu vesselam da:
"Sabahleyin saldirin!" buyurdular.Sabahleyin saldirdilar ve bircoklari yaralar aldi. Resulullah tekrar:
"Yarin Insaalllah gidecegiz!" buyurdular. Bu sefer akserler memnun kaldilar. Aleyhissalatu vesselam (onlarin haline) guldu."
Buhari, Megazi 56, Edeb 68, Tevhid 31; Muslim, Cihad 82, (1778).

4266 - Osman Ibnu Ebi'l-As radiyallahu anh anlatiyor: "Sakif hey'eti geldigi zaman, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina indiler. Aleyhissalatu vesselam onlari mescidde agirladi, ta ki kalplerini daha bir rikkate getirip muessir olsun.
Onlar (musluman olup bey'at yapmak icin) osur alinmamasini, cihada cagrilmamalarini ve namazin kendilerine farz kilinmamasini sart kostular. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Sizden osur alinmasin, cihada da cagirilmayin. Ama rukusuz (namazsiz) bir dinde hayir yoktur" buyurdu."
Ebu Davud, Harac 26, (3026).

4267 - Vehb Ibnu Murebbih anlatiyor: "Bey'at yaptiklari zaman Sakif'in durumu ne idi?" diye sordum.
"Sadaka (zekat = vergi) vermemeyi, cihad etmemeyi sart kostular" dedi ve Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "(Onlar gercek manada musluman olunca, kendiliklerinden) zekat da verecekler, cihada da katilacaklar!" dedigini isittigini soyledi."
Ebu Davud, Harac 26, (3025).

HALID IBNU VELID RADIYALLAHU ANH'IN BENI CEZIME'YE GONDERILMESI

4268 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Halid radiyallahu anh'i Beni Cezime'ye gonderdi. (Yurdlarina varinca Halid) onlari once Islam'a davet etti. Onlar "musluman olduk!" demeyi guzel soyleyemediler, "Sabii olduk, Sabii olduk!" dediler. Halid de onlari oldurmeye, esir etmeye basladi. bizden her bir askere esirini verdi. sonra bir gun gecince, herkese esirini oldurmeyi emretti. Ben:
"Vallahi ben esirimi oldurmem! Arkadaslarimdan da kimse esirini oldurmez!2 dedim. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelince, durumu haber verdik. Ellerini kaldirip:
"Allah'im, Halid'in yaptigindan beriyim!" dedi ve bunu iki sefer tekrar etti."
Buhari, Megazi 58, Ahkam 35; Nesai, Adabu'l-Kudat 16, (8, 237).

ABDULLAH IBNU HUZAFE ES-SEHMI VE ALKAME IBNU MUCEZZIZ EL-MUDLICI SERIYYESI (Buna Serriyyetu'l Ensari de denmistir.)

4269 - Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir seriyye gonderdi ve birligin basina Ensar'dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarina itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasinda komutan, bir meseleden) ofkelenip:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bana itaat etmenizi emretmedi mi?" dedi. Hepsi de: "Evet emretti!" dediler.
"Oyleyse, dedi, derhal bana odun toplayin!" Hemen otun toplanmisti. Bu sefer:
"Ates atin!" emretti. Ashab (odun yiginina) ates atti. Komutan:
"Icine girin!" emretti. Girmek uzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup:
"Biz, atesten kacarak Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldik (simdi atese girmemiz olur mu?)" diyerek girmediler. Oyle durdular. Ates sondu. Komutanin da ofkesi gecti, Bu vak'a Resulullah aleyhissalatu vesselam'a intikal edince:
"Eger girselerdi, Kiyamet gunune kadar bir daha ondan cikamazlardi! Allah'a isyanda (kula) itaat yok! Taat ma'ruftadir!" buyurdular."
Buhari, Megazi, 59, Ahkam, 4, Haberu'l-Vahid 1; Muslim, Imaret 40, (1840); Ebu Davud, Cihad 96, (2625); Nesai, bey'at 34, (7, 159).

HZ. EBU MUSA VE MUAZ'IN YEMENE GONDERILMESI (Veda Haccindan Once)

4270 - Ebu Musa Radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Beni ve Muaz radiyallahu anhuma'yi Yemen'e gonderdi ve su tenbihte bulundu: "Insanlari dine (tatlilikla) davet edin. Mujdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylastirin, zorlastirmayin. Uyumlu olun gecimsiz olmayin."
Biz Yemen'e vardik. Her ikimizin ayri birer cadiri vardi, cadirlarimizi mustakillen kullaniyorduk. Birbirimize ziyaretlerimiz olur, (birlesirdik. bir seferinde) Mu'az, Ebu Musa radiyallahu anhuma'ya geldi. Ebu Musa, cadirinin onunde oturuyordu. Yaninda (zincire vurulmus), oldurmek istedigi bir yahudi duruyordu.
"Ey Ebu Musa, nedir bu manzara (ne oluyor?) " dedim.
"Bu bir yahudidir, musluman olmustu, tekrar yahudilige dondu" dedi.
"Sen onu oldurmeyince oturmayacagim!" dedim. Kalkip oldurdu. Sonra oturup konusmaya basladilar. Muaz radiyallahu anh:
"Ey Ebu Musa, Kar'an'i nasil okuyorsun?" diye sordu.
"Yatagimin uzerinde, namazimda, binegimde zaman zaman (firsat buldukca) parca parca okuyorum!" dedi. Sonra Ebu Musa, Muaz'a:
"Ya sen nasil okuyorsun?" diye sordu.
"Bunu sana bildirecegim: Ben uyurum, sonra kalkar Kur'an'dan okurum. Boylece uyanikken umid ettigim sevabi uykumda da kazanacagimi umid ederim" diye cevap verdi."

Buhari, Megazi, 60, Icare 8, Istitabe 2, Ahkam 7, 12; Muslim, Cihad 7, (1733), Esribe 71; Ebu Davud, Hudud 1, (4354, 4355, 4356, 4357); Nesai, Taharet 4, (1, 10).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4261-4270 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.