Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4201-4210 )

4201 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Mikdad Ibnu'l-Esved'in agzindan gayet kesin bir soz soyledigine sahid oldum ki, o sozun sahibi olmak, bana (sevabca) ona denk olabilecek her kiymetli sozden daha sevimlidir. O (Resulullah) bu sirada halki musriklere karsi Bedr'e katilmaya davet ediyordu. Resulullah'a gelerek dedi ki:
"Ey allah'in Resulu! Biz, Beni Israil'in (Hz. Musa'ya): "Sen ve Rabbin ikiniz gidin savasin, biz burada oturuculariz!" dedigi gibi diyecek degiliz. Bilakis, "Sen hukmet! Biz saginda, solunda, onunde ve arkanda seninle beraberiz!" diyoruz."
Bu soz uzerine Resulullah'in yuzunun parladigini ve sevincle doldugunu gordum."
Buhari, Megazi 4, Tefsir, Maide 4.

4202 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamBedir gunu buyurdular ki: "Iste Cebrail aleyhisselam! Atinin basindan tutmus, uzerinde de savas techizati var, (yardiminiza gelmis durumda)!"
Buhari, Megazi 11.

4203 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Bedir gunu, ashabindan ucyuzonbes kisi ile yola cikti. Bedir'e gelince:
"Allahim bunlar actir, doyur! Allahim bunlar ayakkabisizdir, bindir! Allahim bunlar ciplaktir giydir!" diye dua etti. Allah Bedir gunu fetih ve zafer muyesser etti. Savas bitince donduler. Savasa katilanlardan her biri bir veya iki deve ile donduler. Elbiseler giydiler, doydular da."
Ebu Davud, Cihad 157, (2747).

4204 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Bedir savasi baslayinca bir miktar savastim. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam 'in yanina geldim. Ne yaptigina bakmak istiyordum. Secde etmis, soyle diyor buldum:
"Ey hayy (diri) olan, ey kayyum olan (kainati ayakta tutan) Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!"
Oradan ayrilip tekrar bir miktar daha savastim, tekrar geldim, o hala secde halinde idi ve:
"Ey Hayy olan, kayyum olan Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!" diyordu. ben tekrar dondum savasmaya gittim. Bir muddet sonra yine geldim. Hala ayni halde devam ediyordu. Allah zafer verinceye kadar bu halde devam etti."
Rezin tahric etmistir. Ibnu Hacer, Hakim ve Nesai'nin rivayet ettigini belirtir. (Fethu'l-Bari 8, 291).

4205 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "(Bedir gunu) savas meydanindan) geciyordum. Ebu Cehl'in ayagindan isabet alarak yikilmis oldugunu gordum:
"Ey Allah'in dusmani! Ey Ebu Cehl, nihayet Allah seni de boyle rusvay etti!" dedim (ve ilavaten): "Bu halde ondan korkacak degilim!" dedim. (Ebu Cehil):
"Kavminin oldurdugu kimseden daha sereflisi var midir?" diye cevap verdi. Ben, keskin olmayan bir kilicla vurdum. Bu, bir ise yaramadi. Kendi kilinci elinden dusunceye kadar vurdum. Onu alip, onunla vurup geberttim. Resulullah aleyhissalatu vesselam onun kilincini bana (ganimet hissemden fazla olarak) verdi."
Buhari, Megazi 8, Ebu Davud, Cihad 142, (2709).

4206 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Mekke halki, esirlerin fidye-i necatlarini gonderdikleri zaman, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kerimeleri) Zeyneb de kocasi Ebu'l-As Ibnu'r-Rebi'in fidye-i necati olarak mal gonderdi. Bunun gonderdikleri arasinda Hz. Hatice radiyallahu anha'nin, Ebu'l-As'la evlenmesi sirasinda Zeyneb'e vermis oldugu bir kolye de vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu kolyeyi gorunce son derece duygulandi ve:
"Isterseniz Zeyneb'in esirini serbest birakin ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Bas ustune!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu'l-As'dan, Zeyneb'i kendine gondermesi (hicretine izin vermesi) hususunda soz aldi -veya Ebu'l-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd Ibnu Harise radiyallahu anhuma'yi, Zeyneb'i getirmek uzere gonderdi ve onlara: "Batn-i Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb ugrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 131, (2692).

4207 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Bedir cihetine yola cikti. Harratu'l-Vebere'ye varinca arkasindan curet ve secaatiyle taninan bir adam ona yetisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Ashabi onu gorunce sevindiler. Adam kavusunca Resulullah'a: "Ben sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak icin geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah ve Resulune inaniyor musun?" diye sordu. Adam: "Hayir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Oyleyse don. Ben musrikten yardim taleb etmem" buyurdu.
Hz. Aise devamla der ki: "Adam gitti, sonra bir agacin yaninda Aleyhissalatu vesselam'a yine yetisti ve onceki soyledigini yine soyledi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da onceki sozunu aynen tekrar etti:
"Geri don, ben musrikten yardim taleb etmem" dedi. Adam dondu. Ancak Beyda'da tekrar yetisti. Onceki soyledigini aynen yine soyledi. Resulullah da:
"Allah'a ve Resulune inaniyor musun?" dedi. Adam bu sefer: "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Oyleyse yuru!" buyurdu. Adam orduya katildi."
Muslim, Cihad 150, (1817); Tirmizi, Siyer 10, (1558); Ebu Davud, Cihad 153, (2732).

4208 - Ebu't-Tufeyl radiyallahu anh anlatiyor: "Huzeyfe Ibnu'l-Yeman radiyallahu anhuma dedi ki: "Benim Bedr'e katilmama mani olan sey sudur: Ben ve babam el-Huseyl ikimiz beraber yola cikmistik. Kureys kafirleri bizi tuttular ve:
"Siz muhakkak Muhammed'in yanina gitmek istiyorsunuz!" dediler. Biz de:
"Hayir, ona gitmiyoruz. Medine'ye gitmek istiyoruz!" dedik. Bunun uzerine bizden, Muhammed'in safinda yer alip beraber savasmayacagimiz hususunda Allah'a ahd ve misak aldilar. Biz Medine'ye gelince, durumu Resulullah'a arzettik.
"Haydi gidin. Biz onlara verdiginiz sozu tutar, onlara karsi Allah'tan yardim dileriz!" buyurdular."
Muslim, Cihad 98, (1787).

BENI NADIR GAZVESI

4209 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni'n-Nadir hurmaligini kesti ve yakti. Bu hurmaliga el-Bureyre deniyordu. Bureyre hakkinda Hassan Ibnu Sabit radiyallahu anh soyle demisti:
"Bureyre'de tutusa8n yangin, Beni Luey reislerine ehemmiyetsiz geldi."
Ebu Sufyan Ibnu'l-Haris Ibni Abdilmuttalib ona soyle cevap verdi: "Allah bu yapilani (yangini) devam ettirsin. -Bureyre'nin etrafini da cehennem yaksin. Yangindan hengimizin uzakta oldugunu bileceksin.- Mekke, Medine'den hangisinin zarardide oldugunu goreceksin."
Muslim'in rivayetinde su ziyade var: "Su ayet bu hadise hakkinda naziyl olmustur: "Inkarci kitap ehlinin yurtlarinda hurma agaclarini kesmeniz veya onlari kesmeyip govdeleri uzerinde ayakta birakmaniz Allah'in izniyledir. Allah yoldan cikanlari boylece rezillige ugratir" (Hasr 5).
Buhari, Megazi 14, Hars 6, Cihad 154, Tefsir, Hasr; Muslim, Cihad 29, (1746); Tirmizi, Tefsir, Hasr (3298); Ebu Davud, Cihad 91, (2615).

4210 - Bintu Muhayyisa, babasindan naklediyor: "Allah Teala Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladiklari suikasdi bildirince, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Yahudi erkeklerden kimi yakalarsaniz onu hemen oldurun!" ferman buyurdu. Bunun uzerine babam Muhayyisa radiyallahu anh, yahudi tuccarlarindan biri olan Sebibe'nin uzerine atilip oldurdu. Amcam Huvayyisa o siraada henuz musluman degildi ve babamdan daha yasliydi. Babama hem vuruyor ve hem de:
-Ey Allah'in dusmani! (Onu nasil oldurursun?) Karnindaki yag belki de onun malindan!" diyordu. Babam su cevabi verdi:
"Bana onu yapmami oyle bir zat emretti ki, eger seni oldurmemi emretse seni de sag birakmazdim." Amcam o esnada musluman oldu."

Ebu Davud Harac 22, (3002).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4201-4210 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.